2016: ZOR OYUNU BOZAR

İşte yeni yıla girdik; tabii 2015’in tüm bakiyesiyle birlikte!..


Dün sizlere kan tadında bir geçmiş yıl ve daha önceki yıllara dair analizimi sundum. Son gününe dek kanla, gözyaşıyla, ağıtlarla ve sinsi senaryolarla harmanlanmış bir 365 günden, bizi buralara getiren geçmiş yıllardan söz ettim...


Üzülerek söylemeliyim ki, bu zaten benim bir gazeteci olarak görevim; 2016, hiç de iyi bir manzara sunmuyor bizlere!.. Zaten son bir kaç gündür üst üste yazdığım yazılara bakacak olursanız tablo, görmek isteyenler için açıkça ortada... Biliyorum ki, sonuna kadar görmek istemeyenler, kendini aldatanlar, biat ettiklerine tapınmayı sürdürecek olanlar da var...


-Sonuçta, her birimiz, neyi gördüğüne, neye inandığına bakılmaksızın payımıza düşeni alacağız!..


Geçen yıldan devraldıklarımız bile nasıl zorlu bir yıl geçireceğimizi tek başına gösteriyor. Tüm yorumlar, göstergeler, planlar, senaryolar Türkiye’nin içerden ve dışardan nasıl bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu, deyim yerindeyse ne tür bir “kıskaca” alındığını anlatıyor!.


Ben, sizlere önce dışarıdan bakış, senaryo ve planları üstelik açık kaynaklardan göstermeye çalışacağım. Sonra da içeride(tabii ki dışarının da dahliyle!) neler tasarlandığını, nasıl bir kurguyla, halka nelerin kabul ettirilmeye çalışılacağını anlatacağım...



Türkiye: “Bitik ülke!..”

 


Şayet dış dünyada olup biteni, yorumları, siyasetçilerin söylemlerini, televizyon programlarını birazcık olsun izliyorsanız; ülkemizin bizim“en büyük Türk büyüklerinin” sürekli olarak “21. Yüzyılın parlayan ülkesi” pompalamalarının aksine, adeta ta 19. Yüzyılın sonlarından itibaren yakıştırılan “Hasta Adam” benzeri bir pozisyonda tanımlandığımızı göreceksiniz ne yazık ki!..


ABD’nin dış siyaseti için strateji üreten Dış İlişkiler Konseyi CFR, her yıl yaptığı gibi, 2016 yılı için de dünyanın en çatışmalı, en kaotik, en kanlı ve riskli bölge ve ülkelerinin listesini yayınladı... Ve tarihinde ilk kez ülkemiz, “Türkiye’de yoğunlaşacak politik şiddet”başlığıyla bu listeye dahil edildi!.. Aydınlık’taki köşesinde konuyu ele alan Ufuk Söylemez, şu acı gerçeğin altını çiziyor:


-Bu listeye girip de çatışmaları bitmiş ya da önlenmiş ve/veya ABD tarafından barışa ve huzura kavuşturulmuş tek bir ülke yok maalesef!..


Gelelim bir diğer ABD “derin devleti” kurumu, düşünce kuruluşu Stratfor’a... Bu kurum, tüm dünyada “Gölge CIA” olarak biliniyor. Stratfor, yayınladığı raporda şu ifadeyi kullandı:


-2016’da Türkiye, izlenmesi gereken en önemli oyuncu olacak!..


Peki, Stratfor, niçin “en önemli oyuncu” kokartını  Türkiye’nin yakasına iliştirdi dersiniz?. Aşkından değil tabii! Öngörüleri şöyle:


-Türkiye’nin Suriye’ye askeri operasyon yapabileceği, İran ile daha fazla rekabete gireceği  ve Rusya ile ilişkilerin düzelmeyeceği...


Stratfor ayrıca Türkiye’nin “Doğu Akdeniz enerji projelerinde yer almaya” çalışacağını bunun içinde Kıbrıs’taki “birleşme müzakerelerinde” ilerleme sağlanmasına muhtaç olacağını öngördü. Anlayamadınız değil mi?. Türkçesi şöyle.


-Bu iktidar Kıbrıs’ta “Garantörlük hakkından” vazgeçmeye hazırlanıyor!..


Bu arada “Türkiye’nin çoktan bölündüğünü” söyleyen Batılı gazeteler, “kendi halkını katleden Türkiye’ye silah satışının durdurulmasını isteyen” Avrupalı partiler, olduğunu da eklemem gerek, ne yazık ki...

 


Halkımıza “yeter artık” dedirtecek oyunlar!..

 


Gelelim “iç duruma!..”


Ülkemizde her şey iki eksen üzerinde dönüyor; 7 Haziran seçimlerinin ardından başlayan “kanlı oyun” süreci iki hedefi amaçlıyor:


-Başkanlık ve Özyönetim!..


“Peki burada hep itilip kakılan, çilekeş halkımız niçin önem arz ediyor” diye soracaksınız, çok haklısınız... Çünkü bu ülke her ne kadar“otoriter bir rejime” hatta “faşizme” kaymış dahi olsa, son tahlilde “durum tamamına erdirilinceye dek!” halen seçim yapılan, halkın oylarının seçim süreci geldiğinde çok önem arz ettiği bir ülke!..


7 haziran seçimleri öncesinde “çözüm senaryosu” tıkır tıkır işlerken, seçim sonrası niçin her şey değişti?. Çünkü halk rahatsız olmuş, AKP’yi iktidardan düşürmüştü. O zaman ne yapılmalıydı?. İktidar her ne pahasına olursa olsun geri alınmalıydı...


-İşte geçtiğimiz 6 ayın özeti budur!..


Şimdi, bir adım öteye sıçramaları gerekiyor!.. Önce iki soru soralım:


-Saray’ın “olmazsa olmaz” istediği Başkanlık rejiminden PKK/HDP rahatsızlık duyar mı?..


Yanıt: niçin duysun, bu cenahın “ağaları” aynen şöyle düşünüyor: “bu Türklerin sorunu. Biz hele Özyönetimi kapalım, sonrası Allah kerim!..”


-Peki, Saray’ın Özyönetim ilanı ile bir sorunu olur mu?..


Yanıt: Niçin olsun?. 1991’de Refah Partisi için “Kürt Raporu” hazırlayan İstanbul İl Başkanı Tayyip Bey, daha o zaman, “yerinden yönetim, yerel parlamentolar” diyerek “Federalizm” kapısını aralamamış mıydı?!.


İşte 2016’da Türkiye’nin (yanı başındaki savaşta alacağı ya da aldırılacağı pozisyon dışında) uğraşacağı iki başlı yakıcı konu budur!.. Oyunun son sahnesinin kapanabilmesi için Türk halkının “artık yeter, ne olursa olsun, bu acılar bitsin” kıvamına getirilmesi gerekmektedir!.. Buna karşılık, atalarımızın da şahane bir özdeyişi vardır:


-Zor oyunu bozar!..


Bir bakarsınız, “vur ensesine, al lokmayı ağzından” dediğin Türk yurttaş, “bi dakka, ne oluyor” diyerek kafasını kaldırmış... Ne demişler:


-Demokrasilerde çare tükenmez!..


Her şeye rağmen, mutlu, umutlu ve haysiyetli olmak yine bizim elimizde. İyi Yıllar!..


https://twitter.com/umit_zileli
   

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87