BAZI DUALARA AMİN DENMİYOR!

Örneğin Çevre Bakanı Dolmabahçe saldırısından sonra polislere hitap ederken şöyle demişti; “Hepimiz birer şehit namzediyiz. Allah nasip ederse inşallah ben de şehit olayım, inşallah sizler de olun.” Şimdi gelin de bakanın bu samimi dilek, arzu ve duasına âmin deyin!

Polise, askere inşallah şehit olursunuz diyen bir anlayış ülkeyi nasıl taşır? Ya da herkese şahadetin temenni edildiği bir ülke nasıl bir ülke olur? Ve son olarak ülkeyi yönetenlerin esas görevi yurttaşlarını yaşatmak askerini ve polisini koruyup kollamak değil midir?

Adı geçen bakanla Kayseri Belediye Başkanı iken Kars’ta yapılan uluslararası bir toplantıda aynı kürsüde konuşmuş, aynı masada yemek yemiştik. Böylesi katı biri görünmüyordu. Koltuk büyüyünce egoda yükseliyor demek! Sn. Bakana bu kadar acıyı taşımak ülkeye iyice zor geliyor artık demek mi gerekir…

Bir başka konu yine şehitlerin cenaze törenlerinde alınan helallikle ilgili! 20-22 yaşlarında, 30’dan gün almamış bu gençler, hendeklerde, pusularda, mermilerin altında, bombaların gölgesinde savaşırken, dağlarda çarpışırken, alçakça kıstırılırken, canlı bombalarla, bomba yüklü araçlarla gencecik yaşlarında ölüp giderken bizim üzerimizde nasıl bir hakkı olabilir ki ısrarla helallik isteniyor? Esas hayatlarını, hayallerini, sevdiklerini, umutlarını bırakıp gidenler bize haklarını helal etsinler…

Madem şehitler ve onlar için düzenlenen cenaze törenlerinden söz ediyoruz. Yaralı ve gazilere de değinmek gerekir. Gazetelere yaralı diye geçen, ancak tedavisi yıllar sürenler de var. Eskiden ve (kapatılmadan önce) görüyorduk, askeri hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde, kolunu, ayağını, gözünü, elini kaybedenlerin yüz ifadelerini. Yaşam boyu yarım kalanların çilesini, yaşadığı zorlukları ve ailesinin çektiklerini. Yıllar önce karşılaştığım bir gazi annesinin sözlerini hiç unutamadım;  “Önce nişanlısı terk etti oğlumu, sonra arkadaşları aramayı kesti, o iki ayağını kaybedince ben ve babası sağlam olduğumuza üzülür olduk!”

Şöyle bir bakınca medya uyuttuğu kadar uyanık da tutuyor bazen! Resmi şahısların açıklamalarını birinci sayfadan iri puntolarla veriyor. Şehit sayısı çoksa birinci sayfadan veriyor, yaralı sayısını arka sayfalarda görüyor. O yaralıların ne kadarı iyileşiyor, kaçta kaçı eski hayatını sürdürebiliyor, ne kadarı psikolojik sorunlarla boğuşuyor? Bunu bilen ve yazan yok gibi!

Bunun için derin analizlere, tıbbi terimlere gerek yok. Ne ben bunun üstesinden gelebilirim, ne de bilgim yeterli olur. Ancak eşyayı adıyla çağıralım. Yürekler artık bu acıları kaldırmıyor. Yargısına, bilgisine, deneyimine güvendiğimiz yazarlar bunun böyle gitmeyeceğini söylüyor. Yaşama dair, geleceğe dair, umuda dair her şey elimizden uçup gidiyor, uçurum giderek derinleşiyor.

Polise, askere, sivil halka yapılan her saldırı toplumu geriyor, geleceği karartıyor, gençliği tedirgin ediyor, arayış başlıyor. Meselenin özü de özeti de bu!
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87