ÇAĞ ATLATILAN ÜLKEMİZ!

“Ülkeye çağ atlattık, demokrasi bizden sorulur, Yeni Türkiye uçuşa geçti vb.” gibi sözlerin havada uçuştuğu ülkemizden aklı kurcalayan bir iki örnek verelim! 18 yaş üstü gençlerin yarısı eğitim alamıyorsa! Dünya üniversiteleri sıralamasında Türk üniversiteleri geçen yıllara göre gerilere düşmüşse! Sadece Ağustos ayında 27 kadın öldürülmüşse! Yine şaha kalkan güzel ülkemizde 187 basın yayın kuruluşu kapatılmış, 171 gazeteci tutuklanmışsa! Bu arada sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde birinci sıraya yerleşmişsek!

Eğitim yazboz tahtasına dönmüşse! Ulusal bayramlarımız kutlanmıyorsa, andımız okunmuyorsa, çocuklar vakıflara teslim edilmişse, lise kitaplarında kundaktaki bebeğin başı bile örtülmüşse, “Kadın 4 özelliğinden dolayı seçilir. Malı, soyu- sopu, güzelliği ve dindarlığı. Siz dindar olanı seçin” deniyorsa, günde 10 hekimin saldırıya uğradığı başka bir ülke yoksa! Sağlıkta şiddet yüzde 900 artmışsa, 14 Mart Tıp Bayramı’nın yanına bir de “17 Nisan Tıpta Şiddet Günü” ilan ve ilave edilmişse diklenerek siyaset yapmanın pek de işe yaramadığı ortadadır, açık ve nettir…

2017 Türkiye’sinde hala dünyanın tepsi gibi düz olduğuna ve dönmediğine inanılıyorsa, evrim teorisi kitaplardan çıkarılıp cihat yerleştiriliyorsa, ısrar ve inatla görmek istemeyenlere ibretlik örnekler, utanç duyulacak haberler verilmesi bile vebalden sayılıyorsa ülkenin geldiği nokta nettir ve umutsuzdur…

Eskiden Talim Terbiye Kurulu vardı. Duyarlı, bilge, donanımlı seçilmiş kişilerin görüşlerine yer verilen, eğitimin uzman kişilerce masaya yatırıldığı, ciddi ve önemli kararların alındığı bir kuruldu o. Sayelerinde ne talim kaldı ne terbiye! Örneğin ilkokul 1. ve 5. Sınıf müzik derslerinden (kitaplarından) piyano ve keman çıkarılmış yerine bağlama, kaşık kemençe konmuş. Yerli ve milli adımlar çerçevesinde yapılan bu düzenleme de sormazlar mı adama niye çıkarıyorsun, çocuk ikisini de öğrense ne olur? Ya da isteyen istediğini çalsa fena mı olur?

Sık sık yazıyorum, yine yazacağım. MEB ilan edildiğinden beri toplumun önemli bir kesimini isyan ettiren müfredat için; “Yapılmış en demokratik, en bilimsel, en çağdaş müfredattır” demişti ya! 4. Sınıf sosyal bilimler kitabının AKP örgütüne dağıtılan parti içi broşürlerden farksız olduğu ortaya çıkınca insanın aklına Türkiye’de artık bu da olmaz denilen her şeyin kılıfına uydurmaya gerek kalmadan olacağı ve olduğu görüldü.

Şimdi bu konuyu bir kenara bırakıp meselenin başka boyutuna bakalım! Yargıda, bürokraside, diplomaside, devletin tüm kurumlarında o noktaya gelen herkesin iyi kötü bir eğitim geçmişi vardır. Bugün gelinen noktada ve yapılan köklü değişikliklerde kimse inisiyatif almıyorsa, riske girmiyorsa, fikir beyan etmiyorsa, elini taşın altına sokmuyorsa bizim eğitim sistemimiz daha ne kadar bu darbelere dayanacak dersiniz?

Niyet okuma gibi olmasın ama bazısına göre küresel aktör, bazısına göre figüran, bazıları için özne, bazıları için nesne olanlar ne der, ne düşünür bilemeyiz ama dünyaya nizamat verenlerin ister eğitimli, ister eğitimsiz olsun bu işin temellerine inmesi gerekir. Tabii ki evrensel eğitimden söz ediyorsak!

Bir de ülkelere göre, kültüre, geleneklere, ekonomik düzeye, inançlara göre değişen, ya da ülkesini şekillendirmek için inat edenlerin değiştirdiği, kendi doğasına uydurduğu bir sistem vardır. O sistem; boş konuşanların esip savuranların, yakıp kavuranların, bencillikte sınır tanımayanların, önüne gelene meydan okuyanların, bazı konularda ısrarcı olanların, güneyden kuzeye doğudan batıya zengin yoksul demeden bağırıp çağıranların sistemidir. Sinirleri ve sınırları zorlayan!

Eğitimi burada kesip adli manzaraya doğru yeni yollar açalım!

Eski Adalet bakanı B. Bozdağ; “Kim ne derse desin Türk yargısı AB ülkelerinin yargısından da ABD yargısından da hem daha fazla hukuka bağlı ve hem de daha faza adildir” buyurmuş. Biz istediğimiz kadar CB önündeki eğilme konusunu gönyeyle, pergelle, açıyla hesaplayalım, video kayıtlarını yine ve yeniden inceleyelim. İbre kaymıştır bi kere.

Kısa bir bilgi notu; Ülkemiz televizyonların da son lider düellosu 2002 yılında Erdoğan ve Baykal arasında yaşanmış ondan sonra da bir daha ekranlarda böyle bir tartışma yaşanmamış. Şimdi moda ve yaygın olanı şu; önceden verilen sorular örneğin, “sabahları ne yiyorsunuz, kaç torununuz var?” kıvamındaki sorular, belirlenmiş gazeteciler tarafından soruluyor. Keşke bugünlerde hele de eğitim konusu ekranlarda liderlerce tartışılsa da herkes eteğindeki taşı dökünce bizde olup biteni daha net anlasak!

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87