ANALİZ

DARBE NEDENİYLE NELERİ HİÇ KONUŞMAZ OLDUK

Fethullah cemaatinin dinci faşist darbe girişiminden bu yana 22 gün geçti.
Bu 22 gün boyunca Türkiye'de hayat adeta durdu.
Sadece darbe konuşuyoruz. Cemaatin bizler tarafından yıllardır bilinen ve dile getirilen iğrenç yüzünü yeni keşfeden AKP'nin “özür dileme” seanslarını izliyor, yapılan operasyonları sessizce gözlüyoruz.
Oysa eğer bu dinci faşist darbe girişimi olmasaydı Türkiye şu anda çok farklı konuları konuşuyor olacaktı.
Her biri hayati önem taşıyan konular bugün sanki önemsizmiş gibi bir kenarda unutuldu.
İsterseniz gelin üç haftadır hiç konuşmadığımız adeta unuttuğumuz bazı konuların başlıklarına bir bakalım.
SURİYELİLERE VATANDAŞLIK: Suriye'deki iç savaştan kaçan Suriyelilere vatandaşlık kapısı açılmıştı. Kamuoyunda tartışılan ve endişe duyulan bu uygulama herhalde rafa kaldırılmadı. Darbe operasyonları bir taraftan sürerken vatandaşlık konusu da yürüyordur bir yandan. Tek fark kamuoyunda artık konuşulmaması. Bir sabah uyanacağız ve on binlerce Suriyelinin vatandaş olduğunu öğreneceğiz.
PKK KORİDORU: Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD Amerika'nın da desteği ile Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e açılan bir koridor oluşturma peşinde. Türkiye böyle bir koridora asla izin vermeyeceğini ilan etmişti. Şu anda orada durum nedir bilen veya merak eden var mı? O koridor kapandı mı yoksa tam tersine bize rağmen oluşturuldu mu? İşin kötü tarafı Türkiye bir askeri müdahalede de bulunamaz çünkü tanklar, obüsler kışlalardan çıkamıyor.
IŞİD'LE MÜCADELE: Türkiye gerçek anlamda IŞİD'le mücadele etmiyor ama resmi söylemi “mücadele edildiği” yönünde. Ne kadar ilginçtir, 15 Temmuz'dan bu yana IŞİD'in tek saldırısı bile yok. Ne Kilis'e roket atıyorlar ne de Türkiye içinde bir eylem yapıyorlar. Biz de zaten konuyu unuttuk bile.
PKK TERÖRÜ: 1 Kasım seçimlerinden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri ve polis Güneydoğu'daki pek çok kenti yerle bir etti. Binlerce kişinin terörist olduğu gerekçesiyle öldürüldüğü açıklandı. Her nedense darbe girişiminden sonra PKK saldırıları da operasyonlar da bıçak gibi kesildi. Şimdi yine tek tük saldırılar başladı. Ancak bir gerçek var ki bölgede artık Silahlı Kuvvetler operasyon yapamaz. Kışladan çıkmaya hazırlandığı an halk kapıların önüne yığınak yapıyor.
IŞİD'E GİDEN SİLAHLAR: Darbe girişimi öncesi iktidarın Suriye'deki terör örgütlerine başta silah olmak üzere her türlü yardımı yaptığı iddia ediliyordu. CHP milletvekili Eren Erdem terör örgütlerine yapılan yardımları bütün belgeleriyle açıklayacağını günlerce ilan etmişti. Her nedense darbe girişimiyle birlikte Eren Erdem de kayıplara karıştı. Elini tutan ne, bilmiyoruz işin kötüsü merak eden de yok.
DİPLOMA OLAYI: Hukuki bir sonuç alınmayacak olsa bile Erdoğan'ın diplomasının gerçek olmadığı konusunda çok yoğun iddia ve tartışmalar vardı. Darbe girişimiyle birlikte bu tartışmalar da bitiverdi. Kimsenin aklına diploma gelmediği gibi aklına gelen de muhtemelen korkudan ağzını açamıyor.
AB'YE GİRİŞ HAYAL OLDU: Mülteci anlaşması, kısmi vize kolaylığı ve sonucunda Avrupa Birliği'ne tam üye olma hayali de herhalde tamamen bitti. Şu sıralar kimse ne vizeyi, ne AB'yi konuşmuyor bile. Hatta esen rüzgâra göre eğilenler Avrupa Birliği'nin hayal olduğunu ve hatta zaten olması gerektiğini söylüyor.
17 ARALIK BİTTİ: Darbe girişimi 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu da tarihe gömdü. Bu iddialarından arkasında dinci faşist cemaatin olması, pek çok kişide “Yolsuzluk doğru ama ne yapalım, bu fırtınaya karşı durulmaz ki” anlayışı ve korkusuyla ağzını açamıyor.
Bunlar ilk çırpıda hepimizin aklına gelebilecek “darbe nedeniyle konuşmaz olduğumuz” konular. Daha niceleri var.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

ANKETLERLE YİNE ALGI YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Dinci faşist kalkışma sonrası ülkede oluşan “darbe karşıtı” havayı AKP lehine algı olarak yerleştirmek isteyenler yine anket oyunlarına başvuruyor.
AKP'ye yakın AndiAr adlı kuruluş “darbe girişimi üzerine halkın yüzde kaçının sokağa çıktığını” araştırmış.
Telefonla yapılan bu araştırmaya göre o gece ve sonrasında halkın yüzde 65'i darbeye karşı sokağa çıkmış.
Türkiye'nin nüfusu kabaca 80 milyon.
Bunun 20 milyonunun çocuk ya da ileri yaşta olduğunu varsayalım.
Demek ki sokağa çıkabilecek nitelikte 60 milyon kişi var.
Bunun yüzde 65'i 39 milyon eder.
Şimdi biraz insaf edin. Geceleri sokaklarda 39 milyon insan var mı?
Bırakın gece gösterilerini herkesin çalıştığı gündüz bile 39 milyon insan evinin dışında değil.

BUNU YAZMAK GEREK

SİZDEN BİR SÜRE İZİN İSTİYORUM

Son birkaç yıl çok yoğun geçti benim için.
Bebek doğdu, biraz büyüdü, işsiz kaldım, parası yok ama hiç olmazsa çalışma olanağı doğdu, yine açıkça kaldım, Korkusuz'da yazmaya başladım, Halk tv buyur dedi, Halk tv artık istemiyoruz dedi falan derken kaç yıldır hiç tatil yapmadığımı fark ettim.
Bana kalsa belki yine fark edemezdim ama bu sefer artık 3 yaşını bitirin kızım Peri fark etti ve adeta “yeter baba, biz hiç gün boyu beraber olamayacak mıyız?” dedi.
Bu nedenle biraz dinlenmek ve özellikle küçük kızımla biraz birlikte olmak için sizlerden izin istiyorum.
Çok değil, iki hafta kadar.
Sonra yine birlikteyiz.
Geçmişte yazılarımı izleyenler bilir, yazılara da ara vererek tatil pek yapmadım. Çünkü artık her yerden ve her koşulda yazmak zor değil.
Ama bu sefer benim için biraz farklı. Hem birkaç yılın yorgunluğunu atmam da gerek.
Bu nedenle yazılarıma ara verdiğim gibi televizyonlarda da olmayacağım.
Bu ay bitmeden yine birlikte olacağız.

ŞAŞIRDIM

CEP TELEFONLARINDAN “DARBEYE KARŞI BAĞIŞ” DAYATMASI

Dinci faşist darbeden sonra herkes “Ben de cemaat karşıtıyım, ama beni unutmayın” dercesine bir yarışa girdi.
Parası olan sayfa sayfa ilanlar veriyor.
Bir kurumun, kuruluşun, vakfın, odanın başında olanlar çeşitli bahanelerle toplantılar düzenleyip “hamasi” nutuklar atıyor.
Cep telefonu şirketleri de yarışa “darbe karşıtı şehitlere yardım” kampanyası açtı.
Her aboneye “yardım için falan numaraya mesaj at” şeklinde SMS'ler gönderildi.
Hesapta, hep yapılan bir uygulama değil mi?
Ancak bu hassas günlerde bu SMS'lerden pek çok vatandaş tedirgin olmuş.
Bana gelen mesajlarda vatandaşlar “yardım etmezsek fişlenir miyiz?” diyorlar.
Öyle ya telefon şirketlerinin elinde herkesin numarası var. Bir süre sonra “şunlar yardım etti, bunlar etmedi” şeklindeki listelerin iktidara verilmeyeceği ne malum. Ve iktidarın bu verilere göre “kara listeler” oluşturmayacağının garantisi
var mı?
Bir taraftan cemaat bir taraftan iktidar vatandaşı paranoyak hale getirdi.


https://twitter.com/can_atakli_
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87