EL NİHAT BİN HATİPOĞLU'NUN AĞZINDAN EL SULTAN

Ilımlı İslam projesinin TV imamlarından bakışları uhrevi, sözleri kutsi El Nihat bin Hatipoğlu’nun radarına girenleri kendisine kitlemesi enteresan. Nasıl başardığını anlamak için onun “eşsiz” üslubuyla bazı olayları yorumlayalım:

Stüdyo Yönetmeni, İmam El Nihat’a seslenir “Ya Hocam hazırsınız inşallah?” Nihat boğazını temizleyerek “Hazırız ya maşallah...” Yönetmen “Çok güzel Hocam, başlıyoruz!”

EL CESARET BİN YAHUDİ

“Selam ya din kardeşlerim, bugün anlatacaklarımdan en önemlisi canım El Sultanım Ebu Erdoğani’ye dair: El Amerika bin Yahudi Kongresi, El Sultanımız’dan, verdikleri El Yahudi bin Cesaret Ödülü madalyasını geri istiyordu. El Sultan Ebu Erdoğani’nin kalbi kırılıyor, yüreği pare pare oluyor, yemeden içmeden kesiliyordu. Artık “van minut” diyemiyordu. Kameraların önünde “Tuh! Tuh size” diye bağırarak İsrail’i kınayıp şov yapmayı arzuluyordu ama bunun yerine yalnızca “Tu minut” diyebiliyordu. Ebu Benjamin bin Netanyahu’nun haşinliği kendisini derin bir çaresizliğin içine gömüyordu. Dili kuruyor, Emine Anamızdan ayran istiyordu. Emine Anamız ona “Yapma ya Recep! Kahretme kendini böyle. Sen Allah’ın seçilmiş kulusun. BOP’un İslam ümmetine müjdelediği seçilmiş kişisin...” diyor fakat Ebu Erdoğani’ye söz geçiremiyordu. En sonunda Emine Anamız’ın aklına güzel bir fikir geliyor, çoşuyordu. Ebu Recep bin Erdoğani’nin tren yolculuğuyla hava almasını öneriyordu. Ebu Jöleli bin Yiğit Buluti, Emine Anamızın ellerini öperek bunun sıradan fikir olmadığını ilahi vahyin kendisine fısıldandığını söylüyordu.

TRENE JET YAKITI

Yalnız El Sultan’ın morali dipteydi. Sıradan bir tren yolculuğu olamazdı. Hızlandırılmış trene gerek vardı. En sonunda El Sultan’a danışıyorlardı. El Sultan hüzünlü bakışlarla “Bu trenin yakıtı ne?” diye soruyordu. Yanındakiler anlamsız bakışlarla birbirlerine bakıyor, olayı kavramaya çalışıyorlardı. En sonunda El Recep bin Erdoğani patlıyordu “Trenim için, El Mesut bin Barzani’den 100 ton jet yakıtı alın. Hemen İstanbul’a varıp Dolmabahçe’deki makamımdan vapurdan inen kadınların giyimlerini denetlemek istiyorum!” diyordu. Maiyetindekiler trenin jet yakıtıyla çalışmadığını anlatmaya çalışıyorlardı. Ne ki El Erdoğani’ye dinletemiyorlardı. Sonunda çaresizce ona “Ya Sultan bin Erdoğani, treni jet yakıtıyla doldurduk” diye beyaz yalan söylüyorlardı. El Sultan bin Erdoğani’nin suratına renk geliyor, yanakları kanlanıyor, gözleri parlıyordu. Ankara’dan yola çocuklar kadar şen, kuşlar kadar cıvıltılı koyuluyorlardı. Ara verip Eskişehir’de miting yaptıklarında El Sultan bağırıyor, ses tellerini yırtıyordu. Miting bitince trene gene doluşuyorlardı. El Mesut bin Barzani rol yapıyor, elinde bidonlarla trene güya yakıt dolduruyordu. Emine Anamız ona minnettarlıkla bakıyordu.

Ama o da ne?! İzmit’te tren aniden duruyordu! Kem gözlüler, şer dudaklılar galiba yine El Sultan’ı hedef alıyorlardı. Hızlı ve helal trendi lakin kımıldamıyordu! El Sultan’ı önce nal lobisi attan düşürüyordu, şimdiyse çuf çuf lobisi trenini durduruyordu! Ebu Obami beyzbol sopasını gösteriyor, El Netanyahu nanik yapıyordu. Biçare El Sultan ise ağlıyor, tepiniyor, kendini oradan oraya atıyor ve sadece onları kınıyordu...” Noktalayalım. Maalesef “Tren gelir hoş gelir, ley ley limi limi ley...” diyemiyoruz. Devletlular vatansever olana kadar, çuf çuf sesini özleyeceğiz.


https://twitter.com/FILIZCEMSU
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87