FETİH ve ŞEHİTLİK AŞKI!..

Kiziroğlu, bir beyin oğlu
 AKP Gençlik Kolları Kongresinde bir coştu, pir coştu...


Fetihten girdi şehitlik rütbesinden çıktı, Fatih’ten başladı Ulubatlı Hasan’ın burçlara bayrak dikişine kadar getirdi... Aralara da herhalde ayıp olmasın kabilinden “istiklal”, “özgürlük” sözcükleri serpiştirmeyi ihmal etmedi tabii.. Bakın neler söyledi Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı.


-Dik duracak, boyun eğmeyeceksiniz. Önünüzde yeni fetihler çağı bulunuyor...


İyimser bir bakış açısıyla, Kiziroğlu Ahmet Bey’in genç arkadaşlara, başarılı olarak, büyük işler yaparak, örneğin Aziz Sancar gibi Nobel ödülüne uzanarak, “dünyayı fethetmeleri” gerektiğini söylediğini düşünenler olabilir. Şu cümleyi okuyalım:


-Sizlerin çehresinde Çanakkale’de şehit olmak için yürüyen gençlerin şehitlik aşkını görüyorum...


Şimdii, iyi bir fizikçi, mimar, doktor, olmak için “şehitlik aşkı” gerektiğine ilk kez tanık olmamı bir tarafa bırakalım; bu konuşma düpedüz savaşa hazırlık konuşması değil mi soruyorum size?.. Kiminle savaşacaksınız da gençlerin bu aşkını o kadar koruma arasında ve de uzak mesafeden görüyor, hissediyorsunuz diye de sormak gerek tabii.. Sonrası daha da vahim, ne yazık ki:


-Adaletin, özgürlüğün, barışın sancağını dikeceksiniz...


Nasıl?. Sancak dikerek!.. Adaleti, özgürlüğü, barışı, fethedeceği neresiyse oraya sancak dikerek getirecek öyle mi?.. Hani Afganistan’da, Libya’da, Irak’ta ABD’nin başını çektiği, bir bölümünde Türkiye’nin de yer aldığı Koalisyon güçlerinin yaptığı gibi mi?. Milyonlarca insanın demokrasi, insan hakları, “özgürlük” kefenine sarılarak gömüldüğü gibi mi?!.. Kiziroğlu Ahmet Bey durmuyor, coşmuş bir kere, haykırıyor:


-Bu istiklal bayrağını daha yücelere dalgalandırmaya var mısınız?..


Soru salondan, büyük bir coşkuyla “varıız” karşılığını alıyor... Ahmet Bey, bu kez “Yeni Osmanlı” hayalini dillendiriyor:


-Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Ulubatlı’nın fetih aşkını yeniden yaşatmaya var mısınız?..


Yanıtı tahmin edersiniz herhalde!.. Hani, kapının önünde atlar, sancak, mehteran bulunsa, doğruca savaş alanına, o kadar yani!..


-Okurken, farkına varmadan acı acı gülmüşüm!..

 


Utandıran bilanço!..

 


Uygar dünyada kullanılan “özgürlük”, “adalet”, “barış” sözcüklerini, çook eskilerde kalmış, yeni anlamı “işgal” olarak bilinen fetih sözcüğüyle bir arada servis etmenin, emperyal devletlerin “yeni paylaşım savaşında” yer kapma uğruna gencecik çocukları “şehitlik aşkı” ile buluşturma gayretinin çirkinliğini bir tarafa bırakalım...


Hangi fetih, hangi istiklal Allah aşkına?.. Yanaşma takımının “savaş ekonomiyi büyütür”“Kabe’yi kurtarmak”, “Ortadoğu bakiyemizdir” sloganlarıyla Türk ordusunu Suudi emrine sokma gayretlerini, halkın “gözüne mil çekme”  ahlaksızlığını bir kenara bırakıp sıralayalım:


-Egemenliğimizdeki 16 ada ve kayalığı, neredeyse 10’da 1’in büyüklüğünde Yunanistan’a terk etmişsin...


-Kıbrıs’ı kaderine terk etmişsin, Türk askerinin adadan çıkarılmasına bir adım kalmış...


-Süleyman Şah Türbesi’ni üstelik kahramanlık menkıbeleri yazarak yüzyıllardır bulunduğu yerden kaçırmışsın...


-Limanların, üslerin NATO uçakları, gemileri tarafından adeta işgal, pardon fethedilmiş!..


-ABD Başkanı Obama’nın bir telefonuyla, Musul’da kalmış bir avuç askerini bile apar topar geri çekmeye, deyim yerindeyse “ricat borusu” çalmaya başlamışsın...


-Daha düne kadar “15 gün içinde Emeviler Camii’nde namaz kılacağız” dediğin Suriye’den neredeyse izole edilmişsin. Bizzat “stratejik ortağın” ABD’nin talimatıyla, delik deşik olmuş sınırlarının bir adım ötesine bile geçemiyorsun...


-Daha dün İsrail istihbarat Servisi MOSSAD’ın “Debkafile” sitesi, “ABD ve Rusya Türkiye’ye karşı birleşti” başlıklı haberinde, Obama’nın, Türkiye’nin Kuzey Irak’tan askerini çekmesini istemesini, “Moskova’ya destek olarak yorumlarken aynen şu ifadeyi kullandı: “Ankara renk vermeyebilir ama Moskova ve Washington Türk ordusunu Suriye’nin Kuzeyi ve Irak’a dahil olmaktan uzak tutmak için güç birliği yapıyor!..” Bu vahim iddiaya bile sesin soluğun çıkmıyor...


-Doğu ve Güneydoğu’da resmen bir savaşın içindesin. PKK’nın seni meşgul etmek, başka bir şeyle ilgilenmeni önlemek için şehir savaşlarına başladığı iddia ediliyor. Senden yine tık yok...


Ve hala, bu ülkenin evlatlarını, “fetih”, “şehitlik aşkı” gibi Osmanlı hayalleriyle kandırıyorsun...


-Vebali büyüktür, sakın unutma!..

 


“Dostumuz İsrail devleti!..”

 


Bu işler böyledir...


Öyle “One Minute”, “Gazze fatihliği” ile yürümez!.. Hem bunları söyleyip, hem de el altından ilişkileri sürdürmekle, ballı ticaret gelirleri elde etmekle hiç olmaz!.. Öyle bir an gelir ki, kendi ağzınla, hem de medya karşısında itirafa yatıverirsin!..


AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik’de, İsrail ile “ön anlaşma” sağlandığı iddiaları ile ilgili açıklama yaparken işte tam da böyle bir duruma düştü. Bakın şu sözlere:


-Kuşkusuz İsrail Devleti ve İsrail halkı Türkiye’nin dostudur...


Ah doğalgaz ah, sen nelere kadirsin!.. Yandaş takımın bir bölümü bu açıklamaya köpürdü. Gaf, algı operasyonu diyenler oldu...“Gazze ne derse o, Hamas’ın açıklaması yeter” diye ağlaşan da oldu tabii ama en çarpıcı, en “Antisemitist” açıklama Hilal Kaplan’dan geldi, “bırakın İsrail Devletinin dostumuz olduğu ifadesini, halkının dahi dost kabul edilmesine karşıyım” dedi...


Ama olacak, doğalgazın, ballı ticaretin, bölgede “itilmiş-kakılmış” ruh halinden çıkma hatırına olacak...


-Yanaşma kısmı bunu da afiyetle sindirecek ve cansiperane savunacak, göreceksiniz!..

 

https://twitter.com/umit_zileli

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87