GEL de ÖZLEME! GEL de DEĞİNME! GEL de ALKIŞLAMA…
 

Bazı konuları sıklıkla, bazı konuları aralıklarla yazdığımız, önemine ve güncelliğine göre sıraya koyduğumuz ortada ve biliniyor ama bir de geçmişe duyulan yakıcı bir özlem var!
 

Posta koymak, laf çakmak, atış serbest misali ağzına geleni sıralamak artık alışılagelen bir siyaset üslubu olsa da geçmişimizde insana ders veren, ufuk açan siyasi edebiyata girecek ölçüde düzeyli olanlar akla gelince güncel olmasa da gel de özleme, gel de değinme…
 

Örneğin liderlerin nasıl yetiştiklerini, anne babalarıyla olan ilişkilerini, aile içindeki davranışlarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’a hasret geçen cephe hayatını, Erdal İnönü’nün kendisini İsmet İnönü’nün oğlu diye kürsüye davet eden görevliye; “Ben Mevhibe Hanım’la, İsmet İnönü’nü oğluyum” şeklindeki zarif sözlerini gel de hatırlama!
 

Yine ABD’den YPG’ye sorunlar yumağıyla boğuşurken, bir yandan Barzani’nin çıkışlarına parmak sallarken, diğer yandan Katar krizi nedeniyle Suudi Arabistan’la karşı karşıya kalırken, AB’le kapışırken, Suriye’yle durumumuz yıllardır ortada iken gel de güdülen siyasete baka kalma!
 

Ayrıca Almanya başta olmak üzere batı zaten bizi kıskanıyorken, hele de Almanya kıskanmakla kalmayıp, yetinmeyip G 20 Zirvesine katılacak olan Erdoğan’a zirve dışında konuşması için salon vermeyeceğini söylüyorken gel de batıya parmak sallama!
 

Komşu deyip bağrımıza bastığımız(!)Yunanistan adalarımıza konuyor,konuşlanıyorken, bu koşullar da bir ülkenin en çok da dışişleri bakanına gece gündüz uyumadan “ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aramak dururken kalkıp da Dominik Cumhuriyeti’ne, Survivor adasına gitmesini gel de anlamaya çalış!
 

İşin akademik ağırlığı olur anlarız. İşin siyasi boyutu olur anlarız. İşin evrensel boyutu olur anlamaya çalışırız! İşin içinden çıkamayınca da acaba tüm değerlerin boynu böyle mi vuruluyor deyip susar, ancak siyasilerin insanlara karşı olan genel tutum ve davranışlarındaki nezaket ve terbiyelerine bakar ve notumuzu ona göre veririz.
 

İtalyan La Repubblica gazetesi; “Türk Gandi sükûneti ve ılımlığıyla bu sıcak günlerde ona destek verenlerin sayısını her gün biraz daha artırıyor ve her politik görüşten insanı büyülüyor ve birilerini de korkutuyor” diye yazmış. 
 

Pek çok acı ve kederle dertlendiğimiz bugünlerde ülkemizin ve dünyanın gündemine Adalet yürüyüşü damgasını vurdu kuşkusuz. Bazı yürüyüşler bitse de izleri uzun sürer.

Yollar biter yolculuklar kalır. İnsana tükenmez izlenimler, deneyimler kazandırır. Yazıyı ayrıntılara dalarak daha fazla uzatmayayım. Ve noktayı bir soruyla koyayım! 
 

Acep diyorum. Atalet ve adaleti karıştırıyor muyuz? Hani tembellik, eylemsizlik, durağanlık anlamına gelen atalet sözcüğünü! Baksanıza bazıları hiç ses vermiyor. Ümitsizlik ve korkudan olmasın sakın!
 

Not: Ankara’da başlayıp, Maltepe’de biten uzun yürüyüşün izlenimlerini günlerdir köşemde okuyorsunuz. Finalin görkemini yazmak için önce heyecanımı yenmem lazım! Şunu söylemekle yetineyim bugünlük. Biat etmeyen, vasatlığa teslim olmayan, bunca tehdide rağmen doğru bildiğinden şaşmayan, adalete susamış milyonlarla yürüdük dün. Coşku ve umudu görmeliydiniz… 

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87