GERİYE NE mi KALDI?

Önce şunu belirterek başlayayım yazıya. 5 gün için Balkanlara gittim, ben yokken neler olmuş neler! Memleketi bırakıp gitmeye gelmiyor doğrusu! İşe bize yapılanlarla başlarsam; müftülüklere evlendirme memuru yetkisi vererek imam nikâhını resmileştiriyorlar. Böylece sadece kadına değil, laik medeni kanuna da öldürücü darbelerden birini daha sessiz sedasız(!) kamuoyunun gündeminde ve gözü önünde dolaşıma sokuyorlar.Laikliğin altına yerleştirilen dinamit gibi, Osmanlı hukukunun provası gibi, birbirleriyle kopmaz, sarsılmaz, örümcek ağı misali karmaşık bağları olanların ortak paydası gibi allayıp, pullayıp, paketleyip sunuyorlar…

Efendim öneri sahiplerineve bazı yazarlara göre ne varmış bunda, işin mantıklı(!) gerekçesi şu imiş! Nikâh dairelerinde çok sıra bekleniyormuş! İşi böyle çözmek çok pratik olurmuş! Açık açık pembe vagon, ayrı otobüs, evrim konusunu müfredattan çıkarma derken sıra imam ve müftü nikâhına geldi deseler! Bunun hayata geçmesi sadece kadın haklarını değil, çocuk haklarını da ihlal edecek diyecek halleri yok ya…

Anlatalım o zaman; Anayasa’nın 174.maddesine göre evlenme akdi evlendirme memuru önünde yapılır.Nikâhı din adamlarının kıyması Anayasa’ya aykırıdır. Ayrıca bu ülkede çocuk istismarı vakaları yüzde 700 artmış. Açılan dini kurslarda sarık ve cüppe giydirilmiş çocuklar karnelerini bizzat şeyhin elinden almaya başlamış, anlı şanlı vakıflarla imzalanan protokol gereği çocuklar tarikatlara teslim edilmiş. Ve şu anda cezaevlerinde 2 bin 800 çocuk varmış…

Soralım bakalım yetkili makamlara! Dini makamlar bu işe ortak edilince resmi nikâhlar yerine dini nikâhlar artmayacak mı? Özellikle kırsalda kız çocuklarının küçük yaşta zorla evlendirilmelerinin önü açılmayacak mı? Kadın ve çocuk hakları iyice budanmayacak mı? “Müftülere nikâh kıydırmak, resmi nikâhı teşvik edecek” demek aklımızla alay etmektir! Ülke gerçeklerini görmezden gelmektir. Kanayan yaramız olan çocuk istismarını, erken evliliği teşvik etmektir. Durmadan haykıran, her şeye bağıran, her konuyu bilenler ne düşünür bilmem ama denetimsizliğin kol gezdiği ülkemizde bu düzenleme yapılmamalıdır.

Aslında bir bütünün parçaları olan ama önümüze tek tek çıkarılan, içimizi parça parça eden, öfke, şaşkınlık yaratan, “bu kadar da olmaz!” diyebileceğimiz düzenlemelerle olan yine bize olacak, yine hoyratça kızlara, kadınlara kıyılacak. Böylece anayasanın özüne aykırı olan bu yeni düzenlemeyle çocuk evlilikler artacak, Medeni Kanun yok sayılacak.Erken evliliklere yol verilecek, çok eşlilik için olanak sağlanacak, kızların okuması engellenecek, dolayısıyla kadın- çocuk sağlığı önemsenmeyecek. Sonra da bunlar “münferit olaylardır. Biz kimsenin hayat tarzına karışmıyoruz” diye açıklama yapılacak! Ülkenin her yerinde ilk ve orta öğretim kurumlarında ayrıca Halk Evleri’nde kurslar açma yetkisi verilen vakıflar ne mi öğretecek? Bütünün parçalarını yan yana, alt alta, üst üste getirin, yatay ve dikey desteğe ve tırmanmaya bakın! Birazda arşivlere dalın görürsünüz zaten…

Oysa 1926 Medeni Kanunla pek çok hak elde eden biz kadınlar, örneğin seçme seçilme, meslek seçme, mahkemelerde tanıklık, miras ve boşanmada eşitlik, çalışmak için erkekten izin almamak gibi haklar elde etmiştik. Bunlar bize cumhuriyetin sağladığı kazanımlardı. Şimdi Eski Türkiye’nin verdiği hakları Yeni Türkiye budamaya başladı! Görünen o ki aralanan bu kapıdan çok şey geçecek. Daha önce resmi nikâh olmadan dini nikâhın yolu zaten açılmıştı. Şimdi başka yan yollar da dolaşıma sokulacak...

Biraz ders gibi olsa da yazmadan geçemem! Cumhuriyet bir kadın devrimidir. Kadını kul olmaktan çıkarıp erkeğiyle eşit yurttaş yerine koyma kimliğidir.Şimdi bu düzenlemeyle her kadının yüreğini kanatan çok eşlilik ve her annenin canını yakan çocuk yaşta evliliklerin önü ve yolu açılacaktır. Ayağının altına cenneti alan(!), yaratılan her güzellikte emeği ve payı olan kadınlar bu yeni düzenlemeye sessiz kalacaklar mı? Sanmıyorum…

Zorla dayatılan hayat tarzı için Almanya; “Türkiye’yi endişeyle izliyoruz” demiş. Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan müfredat değişikliği çocuklarımızın yarınlarını karartsa da, tastamam 151 gazeteci tutuklu olsa da, müftülüklere nikâh kıyma yetkisi verilse de duraksamadan ilan ve iddia etmek gerekir ki!

Yazılan her yazı için arayan, soran, paylaşan, e.posta atan, telefon eden, böylece direncimizi artıran, gücümüze güç katan, omuz veren okurların sayısı arttıkça yola ve yazmaya devam…

Not: Birhan Keskin! Çok tuttuğum, çok okuduğum, çok etkilendiğim bir şair. Birkaç dizesiyle yazımı noktalıyorum. “Buraya bir ayna koydum/ Arada önüne geç bak/ Sen şahane bir okursun/ Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun/ N’olcak bırak patronlar seni kovsun…”

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87