GÖNÜL KÖPRÜLERİ…
 

Okurlar;  adalet yürüyüşüyle ilgili yazdıklarım için bu ne böyle “pehlivan tefrikasına” döndü diyebilir, bıktıklarınısözlü, yazılı, ya da yüz ifadesiyle ortaya koyabilirler! Ancak yolu yok, birkaç gün daha sabırrica ediyorum! Neden mi?Nedeni şu; 
 

Yazanın hatırı olmasa da 44 derece sıcakta yürüyenlerin hatırı var. Yazılanların hatırı olmasa da sağanak yağışta yürüyenlerin hatırı var. Öyle ki birbirini tanımayanların selamlaştığı, hal hatır sorduğu, sarılıp kucaklaştığı, ekmeğini, suyunu, çerezini, şemsiyesini, ilacını paylaştığı derin gönül köprülerinin atıldığı bir yürüyüş bu.
 

Ankara’dan başlayan, katılımında desteğinde her geçen gün arttığı, bendenizin Sakarya- İzmit yolunda katıldığı yürüyüşte binler yürüyor, yörenin nehir ve göl güzelliklerini dikkate alınca akıyor demek daha uygun düşer herhalde! Bazen çöl sıcağı, bazen sağanak yağmur altında 21 gündür süren ve Türkiye siyasetinde yeni bir dönem başlatan kutlu bir yürüyüş bu…
 

Bir yanda anılar yazılsın diye açılan kırmızı deftere yazmak için sıraya girenler,bir yanda sadece hak, hukuk, adalet diye bağıranlar, bir yanda yargıya güveni zayıflatan, vicdanları rahatsız eden hukuksuz kararlar için yollara düşenler, bir yanda çağdaş bir Türkiye için yürüyen kadınlar, erkekler, gençler, çocuklar…
 

Bir yanda olağanüstü koşulların yarattığı kahramanlar, bir yanda sokaklardan, caddelerden, evlerden, kahvelerden, tarlalardan, fabrikalardan, alanlardan taşıp gelerek adalet ve barış ekseninde buluşanlar…
 

Bir yanda iktidarınlütufkâr adaletiyle gerçekleşen (!) günlerdir her türlü baskıya ve hava koşullarına rağmen artarak devam eden, dayanılmaz çekiciliği olan, bir ideal, bir dava için yapılan bu büyük yürüyüşte buluşanlar…
 

Diğer yanda sesleri kısılan, ayakları yara olan, yüzleri kavrulan, herkesin her derdine koşan, yaptıkları anonslarla sık sık kolluk güçlerine teşekkür eden görevliler ve parti yetkililerinin tarihimizin gördüğü en görkemli ve en coşkulu kalabalığı yönlendirmedeki başarısı asla unutulmayacak isimsiz kahramanlar… 
 

Bir yanda yapılanel kol işaretlerine, atılan sloganlara, dökülen gübrelere, edilen küfürlere, gösterilen resimlere sadece alkışla mukabele ederek yürüyenler…
 

Bir yanda adalet yürüyüşü başladığı günden beri verip veriştirenler, aldıkları emir ve direktiflerle kalemlerini ve dillerini kılıç gibi kullananlar, insanları yaftalayıp, karalamayı ilke edinenler. Bir yanda sormadan, sorgulamadan çamur atmayı içine sindirenler,  memleketi güllük gülistanlık, çalışan çalışmayan herkesin keyfi yerindeymiş gibi gösterenler…
 

Bir yanda Almanya’ya beş bastığımızı, ABD’ye haddini bildirdiğimizi, biz olmasak Rusya’nın açlıktan öleceğini, batının zaten bizi oldum olası kıskandığını, ekonomimizin uçtuğunu pembe gözlüklerini takarak yazanlar…
 

Adaletsizliğe karşı binler yürüdü, on binler haykırdı, milyonlar tek yürek oldu ve birlikte attı. Bu insanlar niye mi yürüdü? Temel hak ve özgürlükler için. Siz ne dersiniz bilmiyorum ama A. Çehov diyor ki; “Birileri arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir.”
 

Günlerdir devam eden adalet yürüyüşü, şu anda ülkemizin tüm gündeminin önüne geçti! Yürüyüşün fikir babası Kemal Kılıçdaroğlu, günde 60 dolayında yerli ve yabancı basın mensubuna yürüyüşün nedenlerini ve amacını anlatıyor. Çehov haklı mı ne?

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87