Gündem:
BÜYÜK AVRUPA UYGARLIĞINA BAK!
BÜYÜK AVRUPA UYGARLIĞINA BAK!

İşte usta gazeteci ve yazar Ümit Zileli'nin Korkusuz Gazetesi'ndeki köşesinde bugün yayımlanan 'Mülteci üzerinden ahlaksız oyun' başlıklı o çarpıcı yazısı;


MÜLTECİ ÜZERİNDEN AHLAKSIZ OYUN!..

Bilin bakalım, Türkiye’de kaç tane Suriyeli mülteci var?..


Yalnızca size sormuyorum; bu ülkenin başta en büyük Türk büyükleri olmak üzere, irili ufaklı tüm yetkililerine de soruyorum:


-2 milyon mu? 2.5 milyon mu? 3 milyon mu?


Pekii, bu soruyu niçin soruyorum?.. Çünkü adım gibi eminim ki, bu ülkede hiç kimse gerçek mülteci rakamını bilmiyor!.. Zaten bilmelerine de olanak yok; ilk büyük akından sonra, toplu olarak gelenlerin dışında, yolgeçen hanına dönmüş sınırlarımızdan giren çıkanın bilinmesi mümkün değil!..


Devam edelim; bu  mültecilerin nerelerde yaşadıkları, barındıkları, ne yedikleri, ne içtikleri, geldiklerinden bu yana ne iş yaptıkları, nasıl geçindikleri, gelen nüfusa kaç bebeğin katıldığı, büyüyen çocukların hangi işlerde çalıştırıldığı biliniyor mu?.. Hemen yanıtlayayım; devletin kontrolündeki kamplarda yada yerleşim yerlerinde belki, geri kalanında hayır!..


Yalnızca etrafınıza bakmanız yeterli; parklar, depolar, yıkıntılar, parası olanlar için kiralık evler hep onlarla dolu... Sahil şeritleri, özellikle Ege kıyıları ise şişme botlarla Avrupa’ya kaçmaya çalışan ve çoğu ölen zavallı insanlarla dolup taşmış durumda...


Bir ülkenin savaştan kaçan insanlarına kucak açmak, insanlık onuruna sahipseniz bir görevdir tabii... Üstelik bu savaşın içine kendi devletiniz de boğazına kadar batmışsa!.. Ancak mülteci kabul etmek demek, “saldım çayıra mevlam kayıra” misali içeri doldurup, sonra da “bakın başınızın çaresine” demek değildir. Devletin, daha doğrusu devleti yöneten bu iktidarın yaptığı ise tam da budur!..


Bu iktidar hangi politika sonucu milyonlarca insanı kabul edip, böylesine bir sefalete ve ölüme yatmalarına yol açtı diye soracak olursanız, yaşananlar bazı güçlü ipuçları veriyor tabii... Avrupa’nın ölümüne korktuğu “mülteci akını” başlıca nedenlerden biri!.. Başbakan sıfatlı muhteremin geçen ay Avrupa Birliği yöneticileriyle, Brüksel’de yaptığı toplantıdan ne çıkmıştı?


-Al 3 milyar Euro, tut mültecileri... Ayrıca sana vereceğiz vize muafiyeti!..


Kafiyeli oldu değil mi?.. Eğer iş paradaysa, bizimkilerin açıklamasına göre bugüne dek harcadığımız para zaten 9 milyar doları bulmuş durumda... Öyleyse yalnızca para değil mesele; bu mültecileri “koz” olarak kullanmak!..


Ayrıca, daha önceki gün AB Yüksek temsilcisi Mogherini, okuyunca yüzümü kızartan, daha verilmemiş 3 milyar Euro ile ilgili şu açıklamayı yaptı:


-Bu para Türkiye’nin eline geçmeyecek. Cep harçlığı değil. Mülteciler için kullanılacak!..


Bir yurttaş olarak utandım, ezildim, yerin dibine geçtim... Unutmadan; Suriye’de savaş devam ettikçe gelen mülteci sayısının 5, hatta 8 milyona ulaşabileceği uyarısı yapan uzmanlar var!..



Nazi Avrupası!..



Peki ya Avrupa’nın tutumu?..


İki sözcükle özetlersek “insanlık dışı!” Öyle gözleri dönmüş durumdalar ki; Avrupa’nın sınır ülkesi olan Yunanistan’a artık açıktan hakaret ve tehdit savuruyorlar... Almanya içişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Yunanistan’ın “ev ödevlerini” yapmak zorunda olduğunu, Almanya’nın önümüzdeki haftalarda “kalıcı, hissedilir ve sürdürülebilir” bir azalma görmek istediğini söyleme cüreti gösterebiliyor... Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner ise daha da ileri gidiyor ve Yunanistan’ı Shengen dışında bırakma tehditleri savuruyor!..


Bu insan olanın utanç duyacağı tehditlere, sığınmacılardan sorumlu Yunan İçişleri Bakan Yardımcısı Yannis Muzalos, Avrupalıların“ne mal olduğunu” ima eden bir açıklamayla yanıt verdi:


-Devletler hukukuna, Cenevre Konvansiyonu’na, Avrupa ve Yunan hukukuna göre bir deniz sınırında yapabileceğiniz tek şey, insanları kurtarmaktır. Bazı AB ülkeleri, sığınmacılar boğulsun düşüncesinde mi diye kendime soruyorum!..


Bakan yardımcısı bu korkunç düşünceyi dile getirirken hiç de yalnız değildi; Alman Emder Zeitung gazetesi de aynı soruyu soruyordu:


-AB İçişleri Bakanları Yunanistan’a baskı yapıyor, sınırlarını daha iyi korumasını istiyor. Ama Yunan donanması, kapasitesinden fazlasını taşıyan, sığınmacı dolu bir tekne kıyıya yaklaşınca ve geri dönmeyi reddedince ne yapsın? Tekneyi batırsın mı?


Sorusu bile iç yakıyor değil mi?. Hele kıyılarımıza vuran yavrucakların minicik bedenleri hala gözümüzün önündeyken...


-Ama “Büyük Medeniyet” tınmıyor bile!..



75 yıl öncesinin barbarlığı!..

Bırakın biraz vicdan muhasebesi yapmayı, yeni argümanlar geliştirmeye bile başladılar...

Mesela Büyük Britanya’nın Galler bölgesinde dahiyane bir buluşa imza atan yetkililer, mültecilere “renkli bileklik” zorunluluğu getirdi. Hani NAZİ Almanya’sında Yahudilere “sarı yıldız” takma zorunluluğu vardı ya, işte öyle bir uygulama!.. Peki bilekliği takmazsa ne oluyor?. Aç kalıyor!.. Yani yemek alamıyor, iyi mi... Zaten göçmenlerin çalışması da yasak. Kısacası, “sizi yakında postalayacağız”demenin Galcesi!...


Demokrasinin beşiği İngiltere’de ise tesadüfe bakın ki, mültecilere verilen evlerin kapıları hep bir örnek... Hepsinin kapısı kırmızı... Evet, bu memlekette çoğu evin kapısı renklidir; mavi, kırmızı, sarı... Ama hepsinin kapısının aynı renk olması tuhaf değil mi?.. Bu da sanırım, “yakında hepiniz toplanıp, postalanacaksınız” demenin İngilizcesi!.. 


Zaten sağcı, ırkçı partilerin başa geçtiği Polonya, Macaristan gibi ülkeler peşin peşin “mülteci almayacağız” dedi bile. Korkarım bir sonraki aşama daha da dehşet verici olacak:


-Gestapo Rejimi!!!

Uygarlığa bak...


httpss://twitter.com/umit_zileli



Haber Habere
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

KAYIP EKONOMİST OLAYINDA YENİ GELİŞME
Balıkesir'in Gönen ilçesinde, 17 Haziran 2023'te sabah yürüyüşü için evinden ayrıldıktan...

Haberi Oku