Perinçek, özetle şu açıklamada bulundu:
Papa Francesco, önceki gün utangaç bir açıklamada bulundu. Utangaç, çünkü kendisi açıkça söyleyemiyor. 27 Eylül 2001 tarihinde Papa II. Jean Paul ile Ermeni Kilisesi Patriği II. Karekin’in yaptığı ortak açıklamalarını aktarıyor. 14 yıl önceki o açıklamada, 20. yüzyılın ilk soykırımının “Ermeni soykırımı” olduğu konusunda geniş bir kabul olduğu söyleniyordu. Böylece Papa Hazretleri, kendisinin ifade etmekten utandığı bir uydurmayı, 14 yıl önceki konuşmalara gönderme yaparak dile getiriyor.
Papa, gönderme yoluyla da olsa, “Ermeni soykırımı’ kavramını kullanmadan önce hukuk uzmanlarına danışmalıydı. Hiç olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek-İsviçre Davası’na ilişkin 17 Aralık 2013 günlü kararına bakmalıydı. O kararda, 1915 yılı olaylarının Holokost’a, başka deyişle Yahudi Soykırımına benzemediği vurgulanmaktadır. AİHM’e göre, 1915 yılı olayları “soykırım” kapsamında değildir.
Bilindiği gibi AİHM kararları, bütün Avrupa devletleri için bağlayıcıdır. Papa Hazretleri, kuşkusuz kendi görüşlerini açıklayabilir. Ancak Vatikan Devleti’nin Başkanı olarak AİHM kararlarına saygı göstermek durumundadır. Hiçbir dinsel makam, hiç kimseye hukuku çiğneme yetkisi vermez.
Yalnız AİHM değil, en yüksek Uluslararası Mahkeme olan Lahey Adalet Divanı da, en son “Hırvatistan-Sırbistan” kararında, tehcirin soykırım sayılmayacağını hükme bağladı. Aynı kararda, “1948 yılında Birleşmiş Milletler sözleşmesiyle tanımlanan soykırım suçuna ilişkin hüküm, geriye yürütülemez” denildi. 1915 yılında soykırım diye bir suç yoktu, hatta soykırım kavramının kendisi de yoktu.
Papalık gibi bir makamı işgal edenlerin ciddî olmaları beklenir.
Bir ruhani liderin ABD’nin “Büyük Kürdistan” planı içinde rol alması, din adamlığına ne kadar yakışır, bunun takdirini bütün insanlığa bırakıyoruz.
Türkiye’ye yönelik soykırım yalanını kökten bitirdik. Elimizde kapı gibi AİHM kararı var.
Ne yazık ki Türkiye’de hükümet koltuklarını işgal edenler, AİHM kararının bize kazandırdığı konumda bulunmuyorlar.
AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davası’na ilişkin 17 Aralık 2013 günlü kararı, Dışişleri Bakanlığı tarafından “Devrim” ve “Milat” kavramlarıyla tanımlanmıştı.
Papa’nın kaderi midir, yoksa tarihsel görevi midir, hâlâ Galileo ile uğraşmaktadır. Yüzyıllardan beri hakikatle çarpışmaktan usanmadılar. Oysa dünya öküzün boynuzunda durmuyor, kendi çevresinde ve güneşin çevresinde dönüyor. “Ermeni soykırımı” emperyalist bir yalandır. AİHM de 1915 olaylarının soykırım tanımına girmediğini saptamıştır. Papa, yalnız Galileo ile değil uluslararası hukukla da cephe cepheye gelmiştir.
Haber Habere