HEM EZBERLERİ, HEM SİNİRLERİ BOZAN YÜRÜYÜŞ!

1 haftadır sürdürdüğüm Adalet yürüyüşüyle ilgili yazılarımı öncelikle gözümü karartarak, sonra sizlerin hoşgörüsüne sığınarak, daha sonra eşyayı adıyla, adaleti toplumsal çoğunlukla çağırarak ve bıktırma pahasına biraz daha sürdüreceğim. Sıkılır mısınız, bunu bilemem ama sormak isterim; itirazı olan var mı? Bana gelen iletilerde “devam et” diyenler çoğunlukta da…

Neden derseniz! Şunun için derim! Sahaya inen, ayakları su toplayan, evinden, çoluğundan çocuğundan ayrı yollara düşen adalet yürüyüşünün ağır yükünü çekerek, lojistik destek sağlayarak, bireysel katılımları artırarak çaba sarf eden, ses telleri kısılıncaya kadar elinde megafonla halka dokunanlara teşekkür etmek…

Sadece Haziran’da 35 kadın katledildiği için, haklarımız görmezden gelindiği için, kızlarımız erkenden evlendirildiği için, çocuklarımızın çağdaş eğitim hakkı ellerinden hoyratça alındığı için yollara dökülen kadın örgütlerine hak vermek için…

Birkaç etabına katıldığım bu zorlu yürüyüşün, bunca kalabalığa rağmen bu kadar iyi organize edilmesine hayranlık duyduğum için, tüm alanlarda hissedilen disiplinli, temiz, saygı ve sevgi dolu iletişim sağlandığı için, mola yerlerinde verilen hizmet kalitesini kutlamak için…

4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1701 TL, yoksulluk sınırı 4 bin 738 TL olarak belirlenen ülkemizde aş- iş sorunu olanların yakıcı sorunlarını yürüyüşte kendilerinden iç acıtan çarpıcı örneklerle dinlediğim için…

Dünyanın en büyük saraylarından birinde yaşayan ve devletin bütün imkânlarını sonuna kadar arkasına alarak hükmedenlerin bulunduğu bir ülkede, Avrupa’nın en büyük cezaevinde ve tecrit altında, gökyüzünün yasak olduğu, 4 tel çimin bile gardiyanlar aracılığıyla söküldüğü koşullarda 255gündür yatan Cumhuriyet’teki arkadaşlarıma el sallamak için…

Malımızın, mülkümüzün, evimizin, sokağımızın, köyümüzün, kentimizin bulunduğu her yerdeki yeşil alanların, ağaçların nobranca elimizden çekilip alınmasına dur demek için…

Yılın ilk altı ayında 51 bin 775 esnaf kepenk indirdiği için, esnafın krizi giderek derinleştiği için, bu insanların derdi nedir, amacı nedir, arzusu, defosu, engeli, korkusu nedir diyen yetkili kurumlar ve kişiler ortada görünmediği için…

Geçen yıl bugünlerde vizesiz Avrupa’ya gitme hayalleri kurarken, bu yıl kırmızı pasaportlu devlet büyükleri bile Almanya’da konuşturulmadığı için, Avusturya ve Hollanda’ya giriş izini verilmediği için bu koşullara nasıl ve niye geldik sorusuna yanıt bulmak için…

Her ne kadar bizim yetkililer; “Biz izin istemeyiz!” onların yetkilileri; “Biz izin vermeyiz” deseler de, salon verilmeyişi, girişin yasaklanması hepimizin yerli ve milli duruşuna dokunduğu için…

Yönetim konuşunca 2,5 milyon kişi alan Maltepe meydanının yıkanan çamaşırın çekip küçülmesi, daralması gibi(!) aynı meydanın Adalet mitinginde 175 bin kişi almasına bir türlü akıl sır erdiremediğim için…

Başka ne diyebilirim ki? Daha sayayım mı?

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87