HİTLER'LE EVREN: KARIŞIMA BAKIN!..

12 Eylül Karşı Devrimi’nin en uğursuz, en karanlık zamanlarıydı...


Ülke, faşizmin dayanılmaz ağırlığı altında eziliyor, insanlar evlerinde, çalıştıkları işyerlerinde hatta sokakta durdurulup gözaltına alınıyor, çoğunun nereye götürüldüğü bile bilinmiyordu... Art arda idamlar başlamıştı; beş kişilik cuntanın başı Kenan Evren 17 yaşındakiErdal Eren yaşı büyütülüp ipe gönderilirken, tarihin kara sayfalarına geçen o ünlü “özdeyişini” kitlelerle paylaşıyordu ve ne yazık ki alkış alıyordu:


-Asmayalım da besleyelim mi?!.


Cuntanın, aldığı talimatlar gereği ülkeye biçilecek “yeni rejim” için bir hukuki kılıfa ihtiyacı vardı... Yani yeni bir anayasaya... Bunun için göstermelik bir “Kurucu Meclis” gerekiyordu. Hemen oluşturuldu. Acınası bir de isim konuldu:


-Danışma Meclisi!..


160 kişilik bu Meclis’in görevi görünürde yeni anayasayı hazırlamaktı ama çoğunun ana görevi parmak kaldırıp indirmekle sınırlıydı!.. Asıl görev ise Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı ve ekibi, “biz bu anayasayı Allah korkusuyla hazırladık” diyen Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve bilumum muhafazakar isimlerdeydi. Tabii Cuntanın engin desteğiyle!..


Sonuçta 82 Anayasası tam da ABD’nin istediği gibi hazırlandı. Son kontrol 5 kişilik Cunta tarafından yapıldı ve referanduma sunuldu ve yüzde 91.37 oy oranıyla yani rekor kırarak kabul edildi... İşte bu anayasanın bir de geçici maddeleri vardı. O maddelerden biri de şöyleydi:


-Anayasa oylamasının halkoylaması sonucu kabulü ile birlikte, o tarihteki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, 7 yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır...


Ehh, bir ismini söylemedikleri kalmıştı; Kenan Evren böylece Anayasa Referandumu ile Cumhurbaşkanı seçildi...

 


Aynı cingözlük sahne aldı!..

    


Gelelim, 34 yıl sonrasına, bugüne...


Sarayın “Başkanlık” için nasıl çıldırdığını, “Başkanlık öncelikli hedefimiz değil” diyen Başbakan sıfatlı muhteremi nasıl payladığını ve “ölürüz de Başkanlık Sistemi’nden vaz geçmeyiz” noktasına getirdiğini yaşayarak, izleyerek öğrendik...


Kafasındaki “Başkanlık” modeli ile ilgili olarak “Meksika tipinden” “Hitler’e” ve ne olduğunu çözemediğimiz “Türk tipi” ne dek bir“ortaya karışık” model olduğunu da el yordamı, niyet çözme teknikleriyle anlamış gibi yaptık!..


Sıra geldi anayasa ve seçilme yöntemine... Benim naçizane anladığım kadarıyla, Saray’daki muhterem şahıs, öyle uzun uzun yok anayasaymış, yok Başkanlık seçimiymiş uğraşmak istemiyor. Önünde gayet güzel bir örnek de varken niçin haldır haldır seçim maratonuna girsin, seçilememe riskini alsın di mi ama. Örnek hangisi?..


-Evren Modeli tabii ki!..


Yukarıda anlattım ya; anayasaya bir madde ekleyerek iş tamamına erdirilmiş, Evren MGK Başkanlığı’ndan  Cumhurbaşkanlığına geçiş yapıvermişti!.. İşte hangi yüksek düzey danışman ya da danışmanlar akıl, fikir verdiyse, yeni anayasaya da böyle bir geçici madde eklenip, aynı şekilde Beyefendi’nin Başkanlık koltuğuna yatay geçiş yapması planlanıyormuş!..


Şimdi siz, “yahu o askeri cunta dönemiydi. Faşizm kol geziyor, insanlar korkudan ağzını bile açamıyordu. İnsanlar yüzde 92’ye yakın oyu nasıl verdi biliyor musunuz. Böyle örnek olur mu?” türünden zararlı fikirlere saplanabilirsiniz. Yapmayın; önce bir bakın, arada “üniforma ile kravat” dışında nasıl bir fark görüyorsunuz?.. Ardından “gözleri sımsıkı kapalı” yığınları düşünün... Şimdi yukarıdaki sorunuzu tekrar gözden geçirip, yanıtı da kendiniz bulun?


-Buna cesaret edebilir mi, edemez mi?.


Benim yanıtım hazır; böyle bir kafayla masaya oturan, “özgürlükçü anayasa için varız” diyen, gelen tehlikeyi görmekten aciz, sürekli gol yiyen bir muhalefet oldukça, iktidarı elinde tutan her şeyi yapar...


-Bu yaptıkları az bile!!!

 


Haysiyetli ülke olmak!..

 


Biliyorsunuz, Donald Trump isimli, ABD Başkan adaylığında epey mesafe kat etmiş bir ırkçı milyarder var...


Türkiye’de de adı alt geçide ve metro istasyonuna verilen, ülkenin önde gelen yatırımcı kuruluşlarından biriyle Trump Tower’ı İstanbul’un göbeğine diken bu muhterem, kısa bir süre önce “Müslümanların ABD’ye girişleri yasaklansın, hatta var olanlar atılsın”demiş ve büyük tepki almıştı.. Aldı da ne oldu? Amerikan halkı başkanlık yarışında bu kafaya daha büyük destek verdi!..


İngiltere’de ne oldu peki, biliyor musunuz?. İnternette tam 500 bin kişi Trump’ın ülkeye sokulmaması için imza topladı. Olabilir, toplayabilir diyebilirsiniz. Şimdi sıkı durun; bu tepkiler üzerine İngiliz parlamentosu Trump’ın ülkeye girişiyle ilgili tartışma açma kararı aldı. Bunu duyan Trump öfkeden çılgına döndü ve İngiltere’yi bu ülkede bulunan 700 milyon sterlinlik yatırımlarını çekmekle tehdit etti!..


İngiliz yönetimi bu tehdidi yer mi, geri adım atar mı bilmiyorum ama pek sanmıyorum. Öyle olsa bile İngiliz halkının ve parlamentosunun bu haysiyetli duruşu karşısında saygıyla eğiliyorum. Biz daha bu ırkçı faşistin adını Mecidiyeköy Metro istasyonundan ve altgeçitten kaldıramadık...


-Aradaki farkı takdirlerinize bırakıyorum...


https://twitter.com/umit_zileli

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87