İNSAN ODAKLI OLMAK…

Önce yakın geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıkıp belleğimizi yeniden tazeleyelim. Bu sıcak havada ve sımsıcak ülke gündeminde sizleri daha faza bunaltmamak için kısa notlarla yetinelim!

Örneğin ceketinin cebinde hep küçük bir anayasa kitapçığı taşıyan 9. Cumhurbaşkanımız Demirel’i rahmetle analım. Yine oğlunun düğününde harcanan elektrik ve suyun bile parasını ödeyen 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’i saygıyla analım.

Sonra günümüze gelip şu soruyu soralım! Kurumlar ve kavramlar insanları rahatlatmak yerine kan ağlatan kararları nasıl ve niye verir ki? Ya da uzun süreden beri siyasi irade durup durup halkı niye azarlar ki? En tazesinden yola çıkarsak, Gümrük ve Ticaret Bakanı; “Biz yollar yapıyoruz. Yolları millet için yapıyoruz, yol yapıyoruz. Teröristler yürüsün diye değil” açıklamasını yaparken yollarda kimlerin yürüdüğünü, yürüyenin halk olup olmadığını, halkın milletten sayılıp sayılmadığını niye bilmez ki?

Yine Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanı yollara dökülen gübre için; “Hoş değil ama bunun arkasında da CHP’liler olabilir” şeklinde konuşurken, son yılların en büyük “sivil itaatsizlik” örneği sayılan, bugüne kadar Türkiye’de yapılan en büyük organizasyon olan ve 400 kişinin görev aldığı Adalet yürüyüşünün arkasında CHP ve genel başkanları olduğunu neden sormaz ki?

Parti örgütü tarafından düzenlenen bir yürüyüşe CHP’liler neden gübre döksünler ki? Sayın bakanın yoğun işleri nedeniyle belki haberi yoktur bizden duysun! Düzceliler Kılıçdaroğlu’nu arayarak yollara dökülen gübre için özür dilediler…

Düşünüyorum da bana derslerimde, konuşmalarımda, ya da bir sohbet sırasında “Adalet Yürüyüşünü” 5 sözcükle değerlendir deseler, yanıtım şu olur! Yandaş basının; “Yürüyorlarsa bizden değildir” sözleri. Ali Sirmen’in yürüyüşte giydiği tişörtün önünde yazılan; “Sorarlarsa bizdendir” yazısı. Bu iki yargı, yürüyüşün en kısa, en özlü, en kestirme tanımıdır bana göre…

Dünya bizi kaygıyla izlerken, Almanya ile yeni bir kriz kapının eşiğinde iken, bakanların tehdit ve azarları dur durak bilmezken sözü Orhan Veli’nin Charles Cros’dan yaptığı şiir çevirisine bırakıp Adalet yürüyüşüne katılmak için izin istiyorum…

“Ortaya bir kereste koydular/ Uzun mu uzun./ Bir tarafa biz iliştik/ Mahcup ve mütevazı./ Bir tarafına onlar oturdu/ Şişman mı şişman/ Ne bulsalar mideye/ Hapur da hupur/ Her şeyden vergi/ Ne acıma ne insaf/ Beraber ağırlaştılar onlar bu yolda. /Kantarlar kırıldı çatır da çutur/ Bizse giderek hafifledik, uçtuk balon misali/ Yüksekten bakınca gördük mü gördük/ Anlayınca işi yollara çıktık./ Yürü Allah yürü./ Yolda çoğaldık/ Bin olduk milyon olduk/ Öyle çoğaldık ki sonunda/ Seçimde arayı kapatamadı/ Ne hile ne de hurda.” Şiiri yıllar önce Charles Cros yazmış, Orhan Veli dilimize kazandırmış. Bunlar ermiş mi ne?

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87