KÜÇÜKLERE YAŞAMSAL ÖĞÜTLER!..

Cumhuriyet gazetesinde dün, Silivri’de bir haftasını dolduran gazeteci Erdem Gül’ün, çocuklarına yazdığı mektubu okudum, içim acıdı...

Erdem, mektubunda “bilmemeniz gerekiyordu ama zor zamanlardan geçiyoruz” diyordu. Gözümün önüne, Gezi Olaylarında ölen çocuklar, daha üç gün önce uzakta bir köyde, gecekondudan bozma Kuran Kursu’nda kavrularak hayata veda eden minikler, tecavüze uğrayıp, yakılarak öldürülen gencecik kızlar, işkencelerden geçerek yaşamına son verilen binlerce kadın, yoksulluğun dibine vurmuş bir millet, uçsuz bucaksız bir hapishaneye dönüşen koca bir ülke geldi.. Buna karşılık, çaldıkça yücelen, yüceldikçe ülkenin başına bela olan yaratıklar, yedikleri herzeler biriktikçe “önemli kişi” haline gelen, “kodaman” sınıfına geçiş yapan beş para etmez zübükler de tabii!..

Düşündükçe, “hayır” dedim, tam tersine, çocuklarımız bunları bilmeli, ne denli zor zamanlar yaşadığımızı, adeta “iğne deliklerinden” geçmeye mahkum edildiğimizi öğrenmeli, bu düzeni değiştirmenin hem yaşamsal, hem de mümkün olduğunun ayırdına varmalı, cesur ve namuslu olmanın önemini kavramalı...

Sonra aklıma uzun yıllar önce, yine bu “Fetret Devri” sırasında yazdığım bir yazı geldi. Bir çocuk babası olarak, tüm miniklere hitaben kaleme aldığım o “kara mizah” satırlarını anımsadım.. Bir de o kadar şikayet ettiğim ülkemin yıllar sonra nasıl “çok daha beter” hallere sürüklendiğini büyük bir kederle duyumsadım... İşte o yazımı, ufak tefek rötuşlarla takdirinize sunuyorum:

-Buyurun okuyun, karar sizin!.. 


Mecbur musun çocuğum!..

Bak sevgili küçüğüm, görüyorum ki bir türlü anlamıyorsun...

Halbuki çok basit, sen Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde doğdun. Bu topraklar üzerinde büyüyüp serpilecek, bu ülkenin yasaları, hukuk düzeni içinde yaşayacaksın. Yalnızca bu nedenle bile çok dikkatli olmalısın!.. Bu sözlerimin önemini anlamakta güçlük çekebilirsin...

-Yaşamsal öneme sahip olduğunu göreceksin...

Öncelikle, hiçbir ahval ve şerait altında dahi “devlete karşı” suç işlemeyeceksin!.. Yüzüme bön bön bakışından hiçbir şey anlamadığını görüyorum. Aslında pek de haksız sayılmazsın; şu kadar yıllık gazetecilik yaşamımda bu kavramı anlayabilen bir yurttaşa hemen hiç rastlamadığımı itiraf etmek zorundayım!..

Neyse... Bu kavramın en akla yakın açılımı şöyle: “iktidarda olanları kızdırmaya yönelik hiçbir görüş ve eylemin içinde olmayacaksın!”

Nasıl, “böyle demokrasi mi olur” mu diyorsun?. Ah ah, ne kadar haklı olduğum çıkıyor ortaya, sen şimdiden potansiyel mapusluksun... Kardeşim, mecbur musun devlet büyüklerini karşına almaya? Mecbur musun duvarları abuk subuk yazılarla kirletmeye? Mecbur musun  meydanlara çıkıp hak aramaya? Mecbur musun özgürlük, bağımsızlık gibi içi boş kavramların peşinde koşmaya? Mecbur musun ülkenin zenginliklerinin peşkeş çekilmesine karşı sesini yükseltmeye? Mecbur musun kölelik düzenine başkaldırmaya? Sana ne? Her koyun kendi bacağından asılır...

-Sonra seni af bile kurtaramaz!..

Burası Türkiye, yok öyle!..

Çok canın çekerse insana karşı, topluma karşı suç işleyebilirsin!..

Buna bir diyeceğim yok... Çok çok bir kaç yıl yatar çıkarsın. Üstelik alnına kurban kanı sürülüp, sloganlar eşliğinde omuzlarda bile taşınabilirsin:

-Türkiye seninle gurur duyuyor!..

Şaşırma; eli kanlı katiller, yargısız infazcılar, hırsızlar, işadamı kılığındaki hortumcular, devleti soyan dolandırıcılar, art arda bu slogan eşliğinde uğurlandı cezaevlerinden!.. Hatta içlerinden bazıları milletvekili oldu, bakan oldu, devletin pek önemli koltuklarını paylaştı!.. Elindeki kana, alnına sürülen kan karışan bir kısmı da yeraltına uzanıp ÇÜŞ( çok ünlü şahıs) payesine ulaştı!..

Cinayetten içeri düşersen hiç korkma. Etrafındaki örneklere bak, çoğu muteber işadamı. Birden fazla “leşin” varsa asla dövünme, öyle ya da böyle özgürlüğüne kavuşursun, havada kaparlar seni!..

Unutmadan; bu ülkede en kestirmeden cinayet işlemenin de çok kolay bir yolu var:

-Trafik kazası!..

İlle de yolda çarpıp öldürmen gerekmiyor üstelik; kaldırıma da çıkabilirsin, otobüs durağında da biçebilirsin... Eğer gözün kara ise yatak odasında bile kıstırabilirsin. Yalnızca mahkemede kravat tak, sevimli ve uysal ol; üç beş kuruş para cezasıyla yırtarsın. Çok şanssızsan 1-2 yıl yatar, çıkarsın!..

Yaa sevgili çocuğum, işte böyle.. Burası Türkiye, yok öyle... Gördüğün gibi her derdin bir çaresi var, yeter ki “devleti” karıştırma. O zaman her şey en kolay yoldan çözümlenir, kafanı yorma!..

Ama sen hala, “bu anlattıkların çok iğrenç. Ben insan gibi, onurumla, başım dik ve de adaletli bir ülkede yaşamak istiyorum” diyorsan...

-İşin zor, çok zor!!!
     

https://twitter.com/umit_zileli
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87