MEKTUP DİPLOMASİSİ…

İnsan gurur duyuyor doğrusu. Bu nasıl bir çalışkanlıktır, bu nasıl bir geceyi gündüze katma çabasıdır, bu nasıl göz yaşartan özveridir diye! Tayyip Bey konuşarak, Emine Hanım mektup yazarak, damat bey koşturarak, kızları teee ABD’lerde konferanslar vererek ülkemizi dünyaya taşıyorlar, tanıtıyorlar, ününe ün katıyorlar. Alkışlanası ve övülesi bir durum bu…

Bu çerçeveden ilerlersek; Bizim First Lady’miz ( Emine Erdoğan oluyor kendileri), Suriye’de yaşanan dram üzerine dünya First Lady’lerine mektup yazmış ve yaşanan insanlık ayıbına karşı birlikte harekete geçme çağrısında bulunmuş. Dilerim diğer First Lady’ler bu işin ayrıntısına çok girmez ve kalkıp bize “sizin orada ne işiniz vardı” diye sormazlar!

Ben sade bir yurttaş olarak bu mektup işini sevinç ve destekle karşıladım. Umarım batılı lider eşleri de öyle karşılar ve oturup biraz empati yaparlar, Suriye’deki annenin yardım çığlığına kulak verir, batının duyarsızlığını dile getirir, deniz kenarında yüzü koyun yatan Aylan bebek’in görüntülerini hatırlar, mutlulukları ve gelecekleri ellerinden alınan çocuklar için ellerini taşın altına koyarlar. Kadın ve anne duyarlığıyla…

İnsan düşünüyor da aile boyu işleri zor Erdoğan’ların! Katar gidiyor, Gine geliyor. Muhtarlar çağrılıyor, açılışlar yapılıyor, başkanlık sistemi yerleştiriliyor, arada sırada da olsa çatlak sesler de duyuluyor. İnsan bir an yine düşünüyor. Bu insanların tek işi devlet yönetmek mi? Oturup bir torun torba sevmeyecekler mi? Oturup şöyle ağız tadıyla dünür yemeği yemeyecekler mi? İki dostlarıyla bir araya gelip iki laf etmeyecekler mi? Varsa yoksa devlet, hükümet, Fetö, açılış, geleni ağırlama, gideni uğurlama, boş zamanlarda oturup mektup diplomasisiyle uğraşma! Zor ki ne zor! Hele bir de başkanlık gelirse işleri daha da artacak…

İş yoğunluğu artınca da kendi dünyaları, o dünyadaki hayatın güzel yanlarını özleyip duracaklar. İşin yoksa geçmişi düşün, geleceği planla, şehitlere üzül, kayıpları ara, kadınların sorunlarıyla ilgilen, gençlerin dertlerini dinle, yeşil alanları koru, sanata eğil. Bitmedi, yine işin yoksa barışı yakala, özgürlüğü getir, tarafsız ol, sistemi oturt, eşit davran, herkesi kucakla, TBMM’yi denetle, partiyi kontrol et, yerel yönetimleri izle, muhtarlara direktif ver, dış ilişkileri ayarla, OHAL’i uzat. Buna can mı dayanır canım?

Allahtan danışman ordusu güçlü, aile boyu yardım ve dayanışma üst düzeyde, akrabalık ilişkileri sağlam da sorun çok olmuyor. (enişteden öğrenilen kalkışma vb) Aksi halde altından kalkmak çok zor olurdu. Milli eğitimden her gün bir ses gelecek, öğretmenler okuduğu gazeteye göre seçilecek, yurtlardan yangın ve taciz sesleri eksilmeyecek, her gelen bakan kendi sistemini oturtacak. Gel de ilgilenme, sinirlenme!

Ya da hapishanelerde yer kalmayacak, içerdekiler paltoyla oturacak, çaycısından yazarına ağzını açan içeri tıkılacak. Gel de sorma, soruşturma, araştırma. Tek adam rejimini anayasal zemine oturturken bazı yerlerde cismani varlık olarak bulunulacak, bazı yerlere video konferansla seslenilecek, bazı açılışlara, cenaze törenlerine, hatırlı nikâhlara şöyle bir uğrayıp çıkılacak. Buna can mı dayanır ya?

Petrol için, doğalgaz için, ticaret yolları için, turist geliri için komşularla iyi geçinilecek. Sınır içi ve sınır dışından gelen cenazelerde hazır bulunulacak,  kültürel toplantılarda ve gençlere seslenirken el altında bulunsun diye şiir ezberlenecek, hamaset unutulmayacak, kırılan kalpler onarılacak. Bunlar kolay değildir, kolay olmamıştır.

Ayrıca sıralananlar yetmezmiş gibi 15 Temmuz’dan Suriye’ye, canlı bombalardan suikastlara zaman ayrılıp kafa yorulacak, “arzu ettiği seviyeye ulaşmayan ve kalıcı hale getirilmeyen kültür ve sanat ortamıyla” birebir ilgilenilecek, gündem yönetilecek, taban tahkim edilecek, parti sık ve sıkı denetlenecek. Kolay mı sanıyorsunuz? Kolay olur mu? Ama gülü seven dikenine katlanır demiş eskiler! (burada gül başkanlık oluyor)

Not 1: Zor bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla girerken, içte seferberlik, dışta savaş sürerken yeni yılla ilgili ne denir- nasıl denir bilmiyorum! Bildiğim bir kez daha Ahmet Arif’e sığınıyor ve “dağlarına bahar gelsin memleketimin” diyerek, sağlık, huzur, barış dolu bir yıl diliyorum. 

Not 2: Yeni Türkiye’de iki günden beri elektrikler kesildiği için, dünkü yazımı bugün yayınlıyor, okurlarımdan özür diliyorum.  

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87