METAL YORGUNLUĞU…

CB; Rize’de bağırıyor; “Biz bu millete aşığız, biz bu milletin dertlisiyiz. Âşık olan, dertli olan bir şeyler yapar. 15 yıl içinde aldığımız yerden, bulunduğumuz yer çok farklı. Dünyada Türkiye bir idol olmuş” bu sözlere yaratıcılığın sınırları zorlayan ve engel tanımayan gücü denir!

Şimdi dünyada idol olmuş olan Türkiye’nin ekonomik tablosuna kısaca göz atma zamanıdır! AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında borçlu il sayısı 12’ydi. Bundan 6 yıl önce borçsuz il sayısı 12’ye geriledi. Bugün sadece Zonguldak ve Tunceli olmak üzere iki ilimiz borçsuz! Zengin ve yoksul arasında açılan makasa, gelir adaletsizliğine, 420 milyar borç ile caka satanlara, 7 ayda 1119 işçinin( yazıyla bin yüz on dokuz)iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine hiç girmiyorum. Sadece yeni devlet kurulurken hatırlatmakla yetiniyorum!

Şimdi de idol olan Türkiye’den yürek yakan bir örneğe geçelim. Hakkâri Şemdinli’de çıkan çatışmada şehit olan Özel Harekâtçı Erhan Konuk’un nişanlısı Nur Ayaz; “Erhan’ım bizim hayallerimiz vardı. Bırakıp beni nasıl gittin? 3 ay sabredemiyordum, bir ömür nasıl sabredeceğim?” diyerek ağıt yakıyor. Nur Ayaz’ın söyledikleri bazıları için bir anlam ifade eder mi bilemem ama duyanların büyük bir hüzün ve derin bir sızıyla sarsıldıkları kesin...

Sırada idol olan ülkemizin bir başka özelliği var. Temmuz ayı başında önce Türk vatandaşı, temmuz ayı ortasında Kuala Lumpur büyükelçisi yapılan, eski (!) ABD vatandaşı Merve Kavakçı’nın önlenemez yükselişi ve ilginç bağlantıları devam edecek mi? Bir yanıt geleceğini sanmıyorum ama yazalım ki tarihe not düşülmüş olsun…

Demem şu ki yukarıda sıralanan bu üç örnek, idol olan ülkemizde üzerinde kafa yormamız, düşünmemiz gereken ama konuşup tartışmadığımız sorunlar değil mi? Bilinen şey olsa da yineleyelim! Sorulan sorulara cevap vermek ayrı, verememek ayrı şeydir. Yine yapılanları savunmak ayrı, savunamamak apayrı şeydir. Hele de durup dururken her şeye bağırmak işte onun adı diplomaside zaten yoktur. Şimdilik buraya bir nokta koyarak ilerleyelim, yazının sonlarına doğru arif olanlar anlar nasılsa!

Yine kılıf her zaman ve her daim hazır nasılsa! Başta Büyük Atatürk’e dil uzatılıp, değerlerimize saldırı mı yapıldı hemen; “meczuptu, raporu var, tedavi görmüş, akıl sağlığı bozuk” yaftasını yapıştır.

Bazı zaman dilimlerinde hesaplı, kitaplı, onaylı izinli de olsa partilerini de zora sokacak açıklamalar mı yapıldı hemen; “Partimizi bağlamaz, kişisel görüşleridir. Ya da şahsın kendi kanaatidir, bizi bağlamaz” sözlerini tedavüle sok. Ne iyi değil mi? Hem de ne kolay…

Ayrım yap, kayırma yap, kollama yap, torpil yap sonra da sıyrıl çık işin içinden. Kuzeni TRT’ye, kuzini PTT’ye, kayınçoyu SPK’ya, baldızı THY’ye, bacanağı Telekom’a, oğlanın sınıf arkadaşını müsteşarlığa, bakanın tüm aile efradını devletin kilit noktalarına yerleştir. Sonra da hak- hukuk- adalet diye bağır. Bazılarına bol kepçeden koltuk dağıtılırken bize de kim bunlar diye merak etmek düşsün…

Yeni devlet kurulurken altındaki niyeti okumaya niyetiniz yoksa ne desek ne yazsak boş da! Yazılanların ve konuşulanların bir kısmını ciddiye almak değer mi değmez mi? Görüşüp konuştuğumuz herkesin vekilinden yazarına, emeklisinden gencine “kurumlar zayıfladı, kurumlar çöktü, bu işin sonu nereye varacak” gibisinden tek bir umut kırıntısı taşımayan sözlerini duyunca yürekteki yük git gide daha da ağırlaşıyor da. O bakımdan yani….

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87