PUSLU, KARLI- BORANLI İKLİMDEN MANZARALAR!

Milletçe politikanın nabız atışlarına, tansiyonuna, kalp ritmine daha çok da ritm bozukluklarına en çok da başkanlık anayasasına kitlenmişiz! Baskındı, terördü, arka arkaya gelen şehit cenazeleriydi, paralel yapının bitip tükenmeyen yapılanmasıydı, bunun yarattığı boşluktu, 15 Temmuz darbe girişiminin sarsıntıları ve artçı şoklarıydı, lime lime edilen yapıydı, özürdü derken geçti ve geçiyor günler…

Ordudan emniyete, yargıdan eğitime, üniversiteden iş dünyasına, bürokrasiden TÜBİTAK, TİB, Adli Tıp gibi kurumlarda moraller sıfır. Devlet yeniden yapılanıyor. Bu kısa sürede nasıl olur, dengeler kısa zamanda nasıl oturur? Görevden alınanların yeri ha deyince nasıl ve kimlerle doldurulur, o cemaat gider, bu cemaat mi gelir, sonuçta halimiz nice olur? Şimdilik durum budur ve bu sorular havadadır. Sonunu bekleyip göreceğiz. Başımızda bir değil bin bela varken yazın sahillerimiz bomboş kalmış, ekonomi yerlerde sürünmüş, IŞİD gece gündüz, çoluk çocuk, düğün dernek demeden vurmuş ve ordumuz Suriye’ye dalmış. Önemli mi? Pek değil. Önemli olan köprüler yaptırdım gelip geçmeye, saraylar yaptırdım başkan seçmeye!

Şimdi kafa kurcalayan sorulara geçip, 14 yıllık iktidarın ülkemizi getirdiği yerden devam edelim. Nasılsa her şeyin müsebbibi olan bir üst akıl var, “Allah’ım ve milletim bizi affetsin” diyen bir başka üst akıl daha var! Ve üst akıl ne derse o oluyor mantığı hâkim. Sonuç olarak erk sırayla saraya teslim gibi! Yargı, savunma derken bakalım sırada neler var? Bağımsızlığa gölge düşecekmiş, otoriter güç kendini daha çok ve belirgin hissettirecekmiş, tüm bunlar geleneklere ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olacakmış. Yazılanların kanuna uyan yanı yok ama saraya uyan yanı çok. Ne çabuk unutuyoruz. Liyakatin değil sadakatin yeğlendiği bir dönemden geçtiğimizi…  

Ha bu arada her şey kötü değil! Hele bir boşaltılan askeri alanlar ranta açılsın. O canım yeşil alanlarda park değil AVM’ler yükselsin. Siz bakın bizim dünyadaki imajımıza? Kıskananlar çatlamaya devam etsinler, gücümüzü bir kez daha test etmeğe kalkmasınlar!

Nasılsa aklımızla alay edercesine durmadan konuşmaya, açıklama yapmaya, TBMM başkanından bakanlara, vekillerden belediye başkanlarına, liderden kurucu kadrolara kadar saf olduklarını, herkesi kendileri gibi sandıklarını söylemeyi sürdüren bir kadro var! Başbakanın deyimiyle “yersen” ki yiyoruz…

Nasılsa zekâmızla alay edercesine ve saf oldukları için (bir zamanlar yol arkadaşları olduklarının) okullarına göz yuman, açılışlarına bakan düzeyinde katılan, etkinliklerine alkış tutan bir kadro var! Saflıklarına geldiği için devlet yapılanmalarına ses çıkarmayan, binaları, arazileri onlara veren, bedelini Türkiye’ye ödetmiş bir kadro var. Merak ediyorum doğrusu dünyada bu kadar saf bir yönetim iş başına gelir mi, gelse de kalır mı?

15 Temmuz’da Yenikapı Meydanına ve AKP binasına Atatürk posteri asanlar; büyük önderin adını sildikleri 11 stadyum, 30 hastane, 100’den fazla cadde ve meydan için ne düşünüyor? Ya da profesör nam belediye başkanının Rize’de Atatürk büstünü yerinden söküp kamyon arkasında taşıtması için ne gibi bir yaptırım uygulamayı planlıyor? Veya çöpe atılan, ortadan kaldırılan Atatürk büst ve heykelleri için ne gibi önlemler almayı, ulusal bayramlar hakkında ne yapmayı düşünüyor? Yine saf ayaklarına yatmayı mı planlıyor? Olanları görmezden gelmek nereye kadar? Partisinin 15. kuruluş yıldönümüne video konferansla katılan Erdoğan ne demişti; “Artık 15 Temmuz öncesi gibi olamayız. Başta ben.”

Doğru! Olayların ipuçları tarihi gelişim içinde aranır!
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87