SANIRIM SORU BU!

Siz soruyu sorun olarak da okuyabilirsiniz! Bizim ülkemizde pek çok bakanlığın ortak sorunu (tüm bakanlıkların mı demeliydim?) her gelen bakanla değişenler, değiştirilenler, sil baştan yapılanlar olsa gerek. Bu bazen kadroları baştanbaşa yenilemek, bazen ilgili mevzuatı tümüyle ters yüz etmek şeklinde hayata geçiyor. Ama başı kim çekiyor derseniz yanıt dünden hazır; MEB! Milli Eğitim Bakanlığı…

Bakan mı değişti, bakanın canı mı sıkıldı, bakan bir öncekinin uygulamalarını mı beğenmedi, kendine yapacak iş mi bulamadı, kafasına mı esti, “benden öncekinden neyim eksik mi?” dedi. O halde müfredat sil baştan…

Geçenlerde esprili bir eğitimci dostum; Adı “Talim Terbiye” olan kurum için yapılan değişikliklere baktığımda sonuna “siz” eki getirmek istiyorum” dedi! Anladınız ne demek istediğini…

Hepimizin bildiği gibi Atatürk’ün adı, İnönü’nün yaptıkları, Cumhuriyet dönemi kazanımları, demokrasi ve laiklik tanımları bakanların hedef tahtasında son15 yıldır.

Şimdi ilkokul birinci sınıf yardımcı ders kitabı olan, “Etkinliklerle Okuma Yazma” adlı kitaptan örnekler verelim ve G harfini öğretmek için önerilen yönteme bakalım;

“Dedem, Gözlüklerini taktı.
Gökay, Geyik Görmüş
Tolga, Gölde yüzüyor
Özge, “küçük Gelin oldu”

Bu durumda dedeye gözlük, Gökay’a geyik, Tolga’ya göl, Özge’ye gelin olmak düşüyor öyle mi? Bu yaratıcılıktan uzak, yanlı, sıradan yöntem için ilgililere ne desek az kalır, eksik kalır! Önerim şu olacak! Büyüteç gibi gözlükler takıp olup biteni daha iyi görseler iyi olur!

Dilimize iyice yerleşen (özellikle ve ince ince yerleştirilen mi demeliydim?) çocuk gelin, küçük gelin ilkokul birinci sınıf ders kitaplarına kadar giriyorsa, bunu Talim Terbiye onaylıyorsa, bu toplumda daha çok küçük kızlar gelin olur, sonrada çekip, göçüp, kaçıp, bıkıp gider bu dünyadan…

Tiyatro Tarihi derslerine girdiğim okulda, geçenlerde bir öğrencim; “Hocam biz buraya çok zor ve zorlu sınavlarla giriyoruz, yıllarımızı veriyoruz, ama ailelerimiz de kamuoyu da bizi ciddiye almıyor. Örneğin sık sık ‘oynama, burası tiyatro değil, sen artist misin, artistlik yapma’ gibi genel ve olumsuz bir kanı var mesleğimizle ilgili” diye yakındı. Öğrencimin bu haklı saptaması ve sitemi üzerine düşündüm haklıydı galiba. Ortalıkta gayri ciddi ne görsek onun arkasındaki emeği, çabayı, eğitimi hiçe sayarak tiyatroya benzetiyoruz. Bu yaygın ve genel kanı için örnekler çoğaltılabilir…

Ortada bir karışıklık, ya da bit yeniği varsa hemen benzetmemiz hazırdır; “Ne film dönüyor yine, film mi çeviriyorsunuz, bu ne parodi gibi?”

Edebi ve sanatsal mı konuştunuz? Hemen başlarız; “Edebiyat yapma, felsefe yapma, burası okul değil, caza bağlama”

Hele de çocukken yaptığımız pek çok şey için duyduğumuz; “İcat çıkarma” sözü bugün bile aklımda. O halde tiyatro, film, edebiyat, felsefe hedef tahtasına konmuşken icat batıda son derece önemli, bizde alay konusu iken gel de müfredattan yenilik bekle, meraklı çocuklara destek ol, yarınlara umutla bak…
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87