YEMİNİMİZ VAR HAYAT!

“Ne kadar inatlaşırsan inatlaş yine de seni EN GÜZEL yerinden yakalayacağız. Yeminimiz var hayat!” Der Nazım Hikmet Ran. Öyle güzel anlatır ki üstüne söz söylenmez…

Ölümler, hastalıklar, üzüntüler-doğumlar, keyifli zamanlar, mutluluklar, yokluklar, varlıklar; hepsi de dibine kadar yaşanası duygulardır diye düşünmekteyim. Biri söylemiş “Kötü gününü paylaşan çok olur, gelir başını okşarlar ahlar, vahlar ile ama iyi gününü paylaşandır asıl dost çünkü birçoğu kıskanır, burun çevirip gider” diye. İnanırım.

Doğduğumuz andan ölüme giden yolda yürüdüğümüz süre içinde bize bahşedilen yaşam yolculuğunu tren yolculuğuna benzetirim hep. Yolculuk sürerken manzara devamlı değişim içindedir. Güneşli, yağmurlu, soğuk rüzgarların estiği karın dondurduğu, güneşin başınızı okşayıp içinizi ısıttığı günlerden, uykulu, uykusuz gecelerden geçer gidersiniz. İstasyonlarda inenler yaşamınızdan çıkanlar ya da çıkardıklarınız; binenler ise kucak açtıklarınız ya da bir şekilde yaşamınızda yer alması gerekenlerdir. Mevsimler değişir, yaşam çalkantısı devam eder ta ki siz son istasyona gelene kadar. Arkanıza bakarsınız. Yaptıklarınız ardınızda, yapamadıklarınız aklınızda heyhat! Nasıl da su gibi akmıştır yaşam yolculuğu.

Rahmetli babamla (Dr. Haluk Sümer) mutfağımızda cam önündeki masa başında çaylarımızı yudumlarken şöyle bir dalıp gittiğini görmüştüm. Sonra bana döndü ve gözlerinin de sorduğu soruya dahil olduğu bir cümle söyledi. “Hiç anlayamadım biliyor musun kızım. Ben ne zaman bu yaşa geldim. Her şey dün gibi oysa. Evliliğimiz, çocukların doğumu ve torunlar. Ben ne zaman bu yaşa geldim. Hiç anlamadan…” diyerek içini çekti.

Yaşantımdaki ilk kırılma noktası, kayınvalidemle eşim kısa dönem askerliğini yaparken beni de götürdüğü- kızımla ki o 4 yaşındaydı- Darülaceze’de Türk Kadınlar Birliği Beşiktaş Şubesi tarafından düzenlenen Anneler Günü yemeği oldu. Darülaceze kapısından giren Harika ile çıkan Harika artık aynı kişi değildi. Çok daraldığınız bir gün ziyarete gitmenizi şiddetle öneririm. Yaşayın ve görün isterim.

İkinci kırılma noktam ise içime mıh gibi işleyen babamın sözleriydi.

İnsana bahşedilen 1 tane yaşam var ve kesinlikle onu en güzel yerinden yakalama gayretinde olmalıyız. Gözlerimizle görmeli, kulaklarımızla duymalı ve kendi şarkımızı söylemeliyiz. 

İnsanların kendilerini ifade etme yolları çok farklı. Ben yolumu uzun arayışlardan  sonra buldum. Okudum, gittim, gördüm, denemeler yaptım ve edindiğim tecrübeleri zaman içinde  “Paylaşım Kesem”de biriktirdiğimin farkına vardım. Kendimi en iyi ifade ettiğim yolun insanların yaşamlarına dokunmak, yaşamlarını bir damla olsun kolaylaştırmak yolunda adımlar atmak olduğunu, kimsenin kalbini kırmanın bir anlamı olmadığını, bunun sadece iki taraflı sıkıntı yarattığını, ölümden başka her şeye bir çare bulunabildiğini, gönül almanın, paylaşmanın, güzel sözler söylemenin, sevgiyle, iyilikle paylaşmanın beni hafifletip, mutlu kıldığını bildim. “Paylaşım Kesem”in ağzını açtım, Gretel gibi her ileri adımımda geride bir dokunuşla izimi bırakarak ilerleme çabasındayım.

Ve bütün bunları  rahmetli sevgili eşim Vecdi Ören’in dediği gibi “Kalp temiz, kul hakkı yemek yok” anlayışıyla yapmaktayım. Ebediyete uğurladıklarım daima kalbimdeler. Onları en güzel anılarıyla dilimde yaşatıyor ama önümdeki hayatı es geçmiyorum.

Benim tek bir nefes alma süreci olduğunun bilincinde zaman zaman okuduğum Can Yücel’in “Mutlu Yıllar” dileyen dizeleriyle tamamlanıyorum.

“Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya/Rengarenk batan günü al karşına/Bir renk de kendinden kat/Çocuklar gibi temiz ve berrak/Kapat gözlerini bir hikaye yarat/Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat/Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut/Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt/ Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama/ Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver/Bir tebrik bir arama bin umuttur insana/ Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana.”

Benim için “ Yeni yıl” yeni umutlar ve aynı zamanda okunması gereken yeni kitaplar anlamını taşır. Sevgi Duvarı- Çok Bir Çocuk - Maksat Samimiyet, Can Yücel; Aptalı Tanımak, A.M.Celal Şengör; Rağmenciler, Mümin Sekman; İyi Hissetmek,David Burns;Seninle Başlamadı Günlüğü, Mark Wolynn; İnsanın Anlam Anlayışı, Viktor V. Frank; Maksim Rowere’in “Aptalarla Ne yapmalı” kitaplarını sizlere önerebilirim. Hepsi birbirinden değerli başucu kitapları

Paylaşım Kesem açık, ne kadar inatlaşırsan inatlaş hayat, 2023’de ben de seni en güzel yerinden yakalamazsam.

Mutlu Yıllar…

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87