YUNANİSTAN’dan GİRDİK BULGARİSTAN’dan ÇIKTIK… (4)

Dernekler, Şairler ve Milletvekilleriyle Buluşma!

Prizren’de ziyaret edip bilgi aldığımız “Doğru Yol Türk Kültür Sanat Derneği’nin” başkanı Mehmet Emrus’un; etkileyici, birleştirici konuşmasından satır başları mı versem; “Açık hava müzesine hoş geldiniz. Türkiye bizim her şeyimizdir. Bu dernek 1951 yılında kurulmuştur Bu dernek Balkanlarda Türk kültürünün sadık kapısıdır. Biz de gönüllülük esastır. Dergimiz vardır, isteyen herkes derneğimizin halk dansları ve resim kurslarına, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, hafif batı müziği korolarına katılabilir. 120 çocuktan oluşan “Ata Çocukları” koromuz vardır. Katıldığımız pek çok festivalden birinciliklerle dönme gibi bir alışkanlığımız vardır!” şeklindeki sözlerini mi dillendirsem!

Kaldığımız otele kadar gelerek kitaplarını imzalayan ve otobüsümüz kalkıncaya kadar bekleyip arkamızdan el sallayan Kosova- Prizren doğumlu şair Zeynel Beksaç’ın; “Rumeli, O Benim İşte” adlı kapsamlı şiir kitabının sayfalarında mı dolaşsam!

Yine  “Kosova Çağdaş Şiir Antolojisini” hazırlayan ve çeviren” Dr. Taner Güçlütürk’ün;

Bu dopdolu kitabı bana özel bir ithafla imzalamasındaki inceliğe mi dikkat çeksem!

Kosova’da parti binasında buluştuğumuz “Kosova Demokratik Türk Partisi” milletvekillerinden Müferra Şinik ve Fikrim Damka’nın sorularımıza verdiği içten, doyurucu yanıtların altını mı çizsem! Aslen Fizik öğretmeni olan ve “veliler bana oy verdiler, onların çocukların yüzüstü bırakamazdım onun için hala derslere giriyorum” diyen Müferra Hanıma sorduğum sorulara aldığım yanıtları mı yazsam!

Yoksa “Burada resmi yazışmalar ve kimlikler Türkçedir. Atatürk Haftası ve 23 Nisan Bayramı’nı kutlarız. Kosova’nın geneli 1.5 milyona yakındır, 300 bine yakın Türkçe konuşan vardır. Kosova meclisinin üçte biri kadınlardan oluşur, genç işsizlik yüksektir. Ortalama maaşlar 200-250 Euro civarındadır. 3. resmi dil İngilizcedir” şeklindeki sözlerini mi özetlesem!

Vakit öğleni çok geçtiği için, konuşmalar bayağı uzadığı için çok acıkan 12 yaşındaki Demir Kurtuldu’nun elini kaldırarak bir soru da ben sorabilir miyim çıkışı karşısında tüm başlar ona dönünce; “Siz bize çay ikram ettiniz, yanına limon dilimi de koymuştunuz. Ben önce çayımı içtim, sonra limon dilimini yedim, doymayınca kabuğunu yedim! Ben çok acıktım artık dayanamıyorum ne yapmam lazım!” sözlerindeki çocuksu içtenliğin aldığı alkışa mı, kendisine vekillerin önerdiği yemeği nazik bir ifadeyle hayır deyişine mi gülümsesem!

Sonra tüm grubun her acıktığında Demir’i can simidi olarak gördüğünü, Dijital Mert’in tüm elektronik sorunlarımıza çare bulduğunu, Yiğitcan’ın yaşının çok ötesindeki bilgi birikimiyle sorduğu sorulara yanıt bulmakta ne kadar zorlandığımızı mı anlatsam!

Uzun süren otobüs yolculuğunda nedenli nedensiz her şeye ya gülüp ya da kızarken ama daha çok gülerken kaptanlarımızın arkada oturan yöneticileri çağırmak için; “Orhan ve Umut Beyler! Danışmadan bekleniyorsunuz! Ya da kokpite lütfen!” şeklindeki anonslarına mı bravo desem!  

Üsküp’teki sanatsal köprülerin, Sofya’daki heykellerin, Struga ve Kalkandelen’deki güzelliklerin, her yerde özenle korunan yeşilin, bana göre namını ve şanını Atatürk’e borçlu olan Selanik ve Manastır’ın soluk almadan nefes nefese gezdiğimiz bu güzel toprakların geneline hâkim olan uygarlığa mı özensem!

Geniş caddelere nakış gibi işlenen sinemaların, tiyatroların, heykellerin, özenle korunan binaların, dokunanın yandığı ve ceza üstüne ceza aldığı bu uygarlığın bize de bulaşması için dua mı etsem! (Yere izmarit atmanın cezası 100 Euro imiş. O kadar yani!)

Eğitimi politik inatlaşmanın aracı sayanları, çağdaş eğitimin temellerini oyanları tüm ülkeyi şantiyeye çevirenleri, tarihi kimliği olan eski binaları AVM yapanları, yöresel ve bilimsel gereksinimler dururken durmadan anlamsız binalara izin ve onay verenleri görünce bu tarihe ve geçmişe saygı insanlık adına bize hem gurur, hem umut verdi mi desem! Yine bilemedim…

Gelelim sonuca…

Bildiğim o ki; Kime dediysem inanmadıklarını gözlerimle gördüğüm, 5 güne bunca şeyi nasıl sığdırdınız diye soru yağmuruna tutulduğum bu hızlı gezi bitti ama aklım oralarda, özellikle de Selanik ve Manastır’da kaldı. Yine aklım arka sıralara sık sık ziyaretimize gelen dostlarla yemekten modaya, siyasetten çocuklara, ülkemizin bugününden yarınlara çok geniş bir yelpazede yaptığımız sohbetlerin tadında kaldı.

Bu yazıyla 5 günlük geziden bana kalanları sıralamaya çalıştım o kadar! Kırıp dökmenin, bağırıp çağırmanın, yıkıp geçmenin her çeşidini yaşadığımız günümüzde bu yoğun programlı kısa tatil bana “ilaç” gibi gelip,  vitamin yerine geçti desem inanır mısınız?

Gelelim teşekkürlerime…

Yaratıcılığın ve iş bitiriciliğin sınırlarını zorlayan ekibe, düzenleyen ve katkı sunan herkese, o uzun yolları başarıyla aşan kaptanlara, bize tahammül eden Demir, Mert ve Yiğitcan’a teşekkür ediyorum. Elini, emeğini sanattan, eğitimden, özellikle kızların eğitiminden esirgemeyen, “kalbi, kafası, kasası, kapısı” herkese açık olan dostların, derneklerin yaptıklarını alkışlıyorum. Ülkemizin fotoğrafını iyi çeken, önceliklerini iyi okuyan, sorunlarını dert edinen, duyarlı yüreklerin varlığıyla kıvanıyorum.

Son söze gelince…

Tekrar başa dönersek ben bu yazıyı niye yazdım biliyor musunuz? Masal havasında geçen bu 5 günün sonunda hiç terk etmediğimiz ve hep büyük özlemle döndüğümüz kente- İstanbul’a dönerken dost ve arkadaşlarımdan ayrılmak ve onlara veda etmek bana zor geldi. Yolculuk müthişti ve onlar müthiştiler…

Not: İlginizi esirgemediğiniz “Balkanlar” yazı dizim bitti. Artık bana çiçek mi gönderirsiniz? Teşekkür mü edersiniz? Kitaplarımı alıp yeniden ve yine mi okursunuz? O sizin cömertliğinize kalmış! Ben gittim, gördüm, yazdım…

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87