BAKIN NASIL? DİKKATLE OKURSANIZ ANLAŞILIR NASIL OLDUĞU…
 

Gelin bugün kendimizi, dertlerimizi, memleketi bir süreliğine unutalım biraz da derin denizlerde kulaç atalım. İşe nerden mi başlayalım? Önce başlığı açalım, bazı şeylerin nasıl olduğuna, ortada nelerin olup bittiğine satır başlarıyla bakalım. Sonra zaten anlaşılır nelerin nasıl olduğu…
 

Örneğin İstanbul’un yeni adının “Betonkent!” olduğunu es geçelim. Yine ödül yönetmeliğinde köklü değişiklikler(!) yapan ana akım medyanın bu vazgeçişinin(!) nedenlerini, kimlere neden ödül verdiğini irdelemeyelim. Ülkemizin tarihi koşullarını, sosyal ve ekonomik alanda kaçırdığı fırsatları, son zamanlarda her başarısızlığa yapıştırılan “kader- kısmet- şans” üçlüsünü bir an için unutalım.  4 yaşında ihrama giren anaokulu çocuklarına, maketten Kâbe’de tavaf yaptırılmasını fonda tutarak, Dolmabahçe Sarayı’nın küçük çocukların girişine yasaklanmasını düşünmeyelim…
 

İktidarın yılmaz savunucuları pembe haber imalinde doludizgin ilerlerken, sınır, kural, doğru habercilik gibi sıradan ilkeleri bile zorlarken, yazdıkları gerçekleşmeyince onların ortamlarında neler olduğunu da merak etmeyelim…
 

Sonra dönüp Azerbaycanlı doktorun; “biz sandığa ne atarsak atalım sandıktan İlham Aliyev çıkmasına artık alıştık” sözünü, bizde böyle şeyler asla olmaz deyip kestirip atalım. Ancak özellikle biz kadınlar olarak TBMM başkanının harem- selamlık iftar yemeğinin altında yatanları, koskoca meclis başkanının 8 Mart Kadınlar Günü’nü aslında 7 Haziran olarak bildiğini ise hiç unutmayalım! 
 

Belge, kanıt, belirti, olmadan yolunu yöntemini bulup sistemi zorlayarak, vicdanları kanatarak da olsa habercilik yaptıkları için tutuklanan Sözcü’den Gökmen Ulu ve Mediha Olgun’u örnek alarak habercilik yapacak olan genç gazetecilerin artık çok dikkatli olmaları gerektiğini özellikle hatırlatalım!
 

Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevi yaptıkları için tutuklandıklarını unutmadan, her yeni güne gözaltı veya tutuklama ile uyandığımız ülkemizin bu iç karartan gündemine alışmayalım…
 

Bu karışık, karmaşık, karmakarışık ortamın nelere mal olduğunu, 4 kadından 1’inin evde oturduğunu, TÜSİAD başkanının; “Yabancılar OHAL koşulları devam ettikçe yatırım yapmaktan çekiniyorlar” şeklindeki açıklamasını, biz nasılsa artçı sarsıntılara alıştık deyip ülkenin üst düzey koltuklarını işgal eden kıymetli, kıdemli zevat nasıl karşılıyor diye merak edelim…
 

Çok uzun süredir dağın fare yerine yalan doğurduğunu görenler olarak, “inanırsanız susarsınız inanmazsanız sorarsınız” gerçeğini bilenler olarak, büyük lafların, büyük iddiaların bir şeye yaramadığını yaşayanlar olarak!

Erdoğan’ın ; “AB ne der diye bir derdimiz yok, lütfen kendi aklınızı kendinize saklayın” sözünden ders alalım ve kendimize sabır, onlara da akıl dileyelim.

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87