BİR UTANÇ ÜLKESİ!..

Bu ülkenin tutacak hiç bir tarafı kalmamış...


Ben değil, dünya söylüyor!.. Uluslararası üç ünlü kuruluşun yazdığı üç ayrı rapor, Türkiye’nin nasıl yerlerde süründüğünü olanca açıklığıyla ve belgelerle “Tarih Babanın” defterine kaydediyor, hem de silinmez mürekkeple!..


Washington merkezli insan hakları örgütü Freedom House, yazdığı raporda Türkiye’yi “kısmen özgür” ülkeler arasında gösterdi. Üstelik geçen yıldan bu yana özgürlüklerin fena halde geriye gittiğini de kayda geçirerek!.. Bakın Türkiye’ye nasıl not vermiş:


-Basın özgürlüğünde ‘özgür değil’, internet özgürlüğünde ‘kısmen özgür’, medya organlarına el konuluyor, gazeteciler tutuklanıyor. İşadamlarına büyük baskı ve cezalar söz konusu...


Utanç verici değil mi? Ama durun, daha yeni başlıyoruz!.. İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Right Watch Türkiye raportörü Emma Sinclair-Webb, 2005 yılı insan hakları raporunu açıklarken aynen şu sözcükleri kullandı:


-İşlemeyen bir yargı sistemi var. Mahkemeler, yalnızca devleti eleştirenleri yargılamak için mesai yapıyor!..


Nasıl, beğendiniz mi?.. Daha bitmedi, Uluslararası Şeffaflık Örgütü raporu var sırada... yeni yerimiz kabile devleti Libya ile eş sırada!.. Yolsuzluk algı endeksinde iyice geriledik. 168 ülke arasında Türkiye yolsuzluk artışında en hızlı beşinci ülke oldu. Bir yıl içinde 54. Sıradan 66. Sıraya geriledik. Şeffaflık Örgütü’nün Türkiye temsilcisi Oya Özarslan durumu şöyle özetledi:


-Yolsuzluklar yargılanmadan kapatılıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğüne art arda kısıtlamalar getiriliyor...


İşte, cennet vatanımızın içler acısı hali bu!.. Daha dün, beş şehit daha verdik. Yüzbinlerce insan evini barkını terk ediyor... Ankara’da ise “Başkanlık oyunu” oynanıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatlı muhterem, hiç sıkılmadan demeç verip, “Ya Başkanlık, ya kaos” diyebiliyor. Hatırlayacaksınız, biz bu filmi 7 Haziran seçimlerinden sonra da görmüştük; o zaman da “ya tek başına iktidar, ya kaos” diyorlardı, şimdi çıtayı yükselttiler!..


“Bu ülke bu kadarını hak ediyor mu?” sorusu son zamanlarda kendime en çok sorduğum soru... Yanıtını siz de düşünün. Ancak, nasıl “bıçak sırtında” olduğumuzu ve Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun şu uyarısını da unutmadan:


-Bölünme sürecindeyiz!..

 


HDP – MİT – Hükümet el ele vermiş, başarmış!..

 


PKK’nın, İmralı görüşmelerini, tutanaklarını anlattığı kitap Avrupa’da piyasaya çıktı. Adı şöyle.


-Demokratik kuruluş ve özgür yaşamı inşa: İmralı notları


Neler yok ki kitapta; örneğin bir zamanlar “Çözüm Süreci” sözcülüğünü yapan Beşir Atalay’ın Abdullah Öcalan’la bizzat görüştüğü ve şu sözleri sarf ettiği anlatılıyor:


-Aklınıza hayalinize gelmeyecek düzenlemeler var. Ama tek taraflı olmaz... Umarım siz de demokratik bir çözüm için katkı sunabilirsiniz...


Neymiş acaba aklımıza hayalimize gelmeyen, merak ettim valla!..Sonracığıma, Öcalan’ın askerlerine, pardon milletvekillerine söylediği şu sözler var:


-Eğer yasal düzenlemeler yapılmazsa, hepimiz yargılanırız. Biz vatana ihanet ediyoruz burada. Başbakan da yargılanır, ben de...


Hakkını teslim etmek gerek; Öcalan tümünden ileri görüşlü!.. Ama benim en çok ilgimi çeken bölüm, CHP’ye el ele yapılan operasyon!.. O zaman BDP milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder, Adalet Bakanı ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştüklerini, ulusalcıları ayıklamak için CHP’yi Meclis’te kendi önergesiyle vuracaklarını “sayın başkanı” Öcalan’a şöyle anlatıyor:


-Gerek Adalet Bakanı ile, gerekse MİT müsteşarıyla yaptığımız görüşmede CHP’nin geçmişte verip unuttuğu bu “Araştırma Komisyonu Önerisini” güncellersek CHP’nin bir yol ayrımına geleceğini, sahip çıkması durumunda da beş paralık duruma düşeceğini söyledik, AKP’nin aklına yattı ve alelacele uyguladı...


Öcalan, keyifle dinledikten sonra, CHP’ye bir mesaj iletmelerini istiyor ve şöyle diyor:


-Ulusalcılar CHP’yi aşağı çekiyor. Öcalan’a destek verseydiniz iyi olurdu... Komisyon önerisi bir şanstır. Bunu kaçırmayın...


Görünüşe göre HDP-MİT-Hükümet-Öcalan ortaklığı tıkır tıkır çalışmış ve başarıya ulaşmış; CHP hizaya sokulmuş, ulusalcılar neredeyse tamamen ayıklanmış...


-Gıcır gıcır, yepyeni bir CHP yaratılmış!!!

 


Böyle iddianame çoook!..

 


İstanbul Başsavcı Vekilinin 473 sayfalık “müebbetlik” iddianamesini görünce içime sıkıntılar basmıştı:


-“Eyvah” demiştim, ben şimdi bu iddianameye de vakit harcayacağım!..”


Sevgili kardeşim Barış Pehlivan, beni bu yükten kurtardı; tam yedi saatini ayırıp, iddianameyi hallaç pamuğu gibi attı!.. Tüm şifrelerini bir bir ortaya çıkardı. Özeti şöyle:


-Ben bu iddianameyi daha önce okumuştum!..


Haklı tabii; kendisi ve diğer kardeşim Barış, üç aşağı beş yukarı buna benzer “ODATV” iddianamesi sürecinde yaklaşık 2 yıl Silivri’de misafir edilmişlerdi, o nedenle okumaya başlar başlamaz anlamış benzerliği!..


Barış’ın tespitlerine göre 473 sayfada bol bol, birbiriyle ilgisi olmayan, bağlantı kurulamayan iddialar mevcut... Peki belge?. Yok, bir tane bile yok!.. Pardon, gazetede yayınlanan yazılar var!.. Gizlice yazmışlar, okuyucu da gizlice okumuş!.. Sonra casusluk iddiası var, ülkesi yok, iyi mi!.. Yani tam bir fiyasko... Barış, yazısının sonunda şu yorumu yapıyor:


-Acı olansa... Cemaat’in suçlarını sözde yargıladığını iddia edenlerin, Cemaat’in kopyası olmaya çalışmaları...


Barış’ın şu sözleri ise duvara asılacak türden:


-Bu iddianameyle bir kez daha anladım ki, Cemaat’le mücadele AKP’ye bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir!..


https://twitter.com/umit_zileli

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87