Ekonomi:
2023 YILI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ

2023 YILI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ

TBMM Genel Kurulu'nda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin maddeleri ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi maddeleri görüşmelerinin tamamlanmasının ardından bugün bütçenin tümü üzerine görüşmeler yapıldı.

TBMM Genel Kurulu’nda, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi kabul edildi.

2023 bütçesi, 201 ret oyuna karşın 325 oyla kabul edildi.

“AK PARTİ İKTİDARI, TÜRKİYE'Yİ ÇİFT HANELİ ENFLASYONLA YAŞAMAYA MAHKUM ETMİŞTİR”

Genel Kurul'da söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, partisinin bütçenin tümü üzerindeki görüşlerini açıklamıştı. Hamzaçebi, şunları söylemişti:

* “İstanbul seçimlerini iptal eden hastalıklı irade, bu kararın arkasında yine kendisini göstermiş ve Ekrem İmamoğlu'na hukuka uymayan bu ceza verilmiştir. Bu kararın arkasında, iktidarın siyasi aklı yoktur. Bu kararın arkasında, iktidarın siyasi akılsızlığı vardır. Güç, iktidar sahipleri hukuku bir sopa olarak kullanırsa ekonomide bir büyüme olmaz. Bizim ekonomimizin temel sebebi de budur.

* Ekonomimiz ağır sorunların içerisindedir. Birincisi; yüksek enflasyon vardır, 2017'den bu yana çift haneli enflasyon ile yaşıyoruz. 2023 ve 2024'te de Orta Vadeli Program'a göre çift haneli enflasyon öngörüldüğüne göre; demek ki AK Parti iktidarı, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı ve ondan sonraki yılı dahil, Türkiye'yi çift haneli enflasyonla yaşamaya mahkum etmiştir. 8 yıl çift haneli enflasyonla yaşayan bir Türkiye. Türkiye, ekim ayındaki yüzde 99'luk enflasyonla OECD ülkelerinin lideri durumunda. OECD, daha kasım ayı gıda enflasyonunu görmüş değil. Kasım gıda enflasyonu yüzde 102. Yüzde 1.000 enflasyonun olduğu Türkiye'yi görmek, bu politikaların sonucu olacaktır, sürpriz olmayacaktır.

“SİZ, UFALANMIŞ TUĞLALARLA YENİ BİR EV YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ”

* İkinci önemli sorun; düşük, istikrarsız ve kalitesiz büyüme var Türkiye'de. Bu nedenle işsizlik azalmıyor. Türkiye'de işsizlik seviyesi, 2002 yılının yüzde 10,3'lük işsizlik oranı seviyelerindedir hâlâ. 20 yılın sonunda Türkiye, hâlâ 20 öncesinin işsizlik oranına sahip. İşsizliği, yoksulluğu azaltamayan iktidar, sosyal yardım yapılan kişi sayısının büyüklüğü ile övünmektedir. Bu, aslında bir utanç konusu olmalı. Kişi başına gelirde 2007 yılının gerisine gittik. Sosyal devlet güç kaybetmiştir. Maliye politikası önemsizleştirilmiştir. Maliye politikasının destek vermediği bir para politikasının başarıya ulaşma şansı yoktur. Şu an para politikası yerlerde sürünmektedir. Hazine'nin toplam borcu yükselmiştir. İnsanlarımız mutsuzdur, umutsuzdur. 2023 yılı bütçesi ile Türkiye'ye vaat edilen kişi başı gelir hedefi, 10 bin 71 dolardır. 13 sene öncesinin rakamıdır bu. Her şey darmadağın olmuş. Siz, ufalanmış tuğlalarla yeni bir ev yapmaya çalışıyorsunuz, mümkün değil.

“SERVET DAĞILIMINDA TÜRKİYE, DÜNYANIN EN KÖTÜ ÜLKESİ. ERDOĞAN, TÜRKİYE'DE SERVETİ YENİDEN DAĞITTI”

* 20 yıl önce Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin yarattığı gelirin yüzde 1'inden azını üretiyordu; yüzde 0,8. 20 yıl sonra yine yüzde 0,8, yüzde 1'in altındayız. Gelişmekte olan ülke ekonomileri içinde Türkiye'nin payı, 2002 yılında yüzde 3,4, şimdi yüzde 2. 90 yılı başında Türkiye ekonomisinin dünya ekonomi içindeki payı yüzde 4, şimdi yüzde 2; yarı yarıya inmiş. Türkiye, küreselleşme döneminden çırak çıktı. Bu 20 yıllık AK Parti iktidarının kazananları da var, herkes kaybetmedi. Servet dağılımında Türkiye, dünyanın en kötü ülkesi. ABD dahi Türkiye'den daha az adaletsiz.

* Erdoğan, Türkiye'de serveti yeniden dağıttı. Beş araç kullandı. Kamu ihaleleri, banka kredileri, teşvikler, imar emsal uygulamaları, TMSF ve özelleştirme ihaleleri. Yeni bir elit var artık Türkiye'de. Bu, AK Parti döneminin eliti. 2014'te ücretliler, milli gelirin yüzde 30,7'sini alıyormuş, şimdi yüzde 26,5'i. Bu rakam, 2003 yılından bu yana AKP'nin en kötü rakamı. Ücretlerin milli gelirden aldığı pay aşağı iniyor. Ücretliler fakirleşiyor, toplum yoksullaşıyor, Erdoğan ve arkadaşları bize dini mesajlar veriyor. Bu biraz şeye benziyor; dıştan namazlı niyazlı, içten mal mülk biriktirmeye dayalı dindarlık.

“SAYIN ERDOĞAN, ELİNDEN GELSE ‘BU DA OTORİTER PİYASA EKONOMİSİ OLSUN' DİYECEK”

* Türkiye ekonomisinin bir verimlilik problemi var. Reformlardan vazgeçildi, yapılan reformlar da tersyüz edildi. Kamu İhale Kanunu 200 kere değişirse Türkiye ekonomisi ne büyüyebilir ne de verimliliğini artırabilir. Sayın Erdoğan; demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri sevmiyor. Elinden gelse ‘Bu da otoriter piyasa ekonomisi olsun' diyecek. ‘Özel sektör de benim emir ve talimatlarım doğrultusunda hareket etsin', bunu istiyor.

* Bankacılık sistemi böyle devam etsin, önümüzdeki yıl banka sektörü diye bir şey kalmayacak. Türkiye ekonomisi, teknoloji yoğun ürün üretemiyor. Yüksek teknolojili ürün üretimi ve ihracatı yüzde 3 seviyesinde. Böyle devam edersek yoksulluk sınırının bile altında olan asgari ücreti her sene tartışırız. Çünkü emek yoğun sanayiye yönelmişiz. Ucuz emeğe dayanarak rekabet gücü kazanmaya çalışmak, Türkiye ekonomisinin yıkımı olur; bundan vazgeçin. Çıkış, bu sanayileşme stratejisini değiştirmektedir.

“2021 OCAK'A GÖRE 508 EKMEK, ASGARİ ÜCRETLİNİN SOFRASINDAN ÇEKİLİP ALINDI”

* Yetki istiyor ya sakın ola ki bir daha yetki vermeyin Erdoğan'a. Çıraklık, kalfalık, ustalık; şimdi ‘ustabaşılık dönemim' diyebilir. Sakın ola ki inanmayın. Asgari ücret 2021 Ocak ayında 1 bin 825 lira, ekmek 1,5 lira. Kaç ekmek alıyormuş asgari ücret? Bin 883 ekmek. 2022 Ocak'ta asgari ücret 4 bin 253 lira, ekmek 2,5 lira. Kaç ekmek alıyor? Bin 701 tane. 182 ekmek gitti bir yılda. Temmuzda asgari ücret bir kez daha artırıldı, 5 bin 500 lira oldu, bayram havası estirildi memlekette. Ekmek 4 lira. Bin 375 ekmek alıyor. 2021 Ocak'a göre 508 ekmek, asgari ücretlinin sofrasından çekilip alındı.

* Merkez Bankası politika faizini indirdi. Dolar faizi 2018 seçiminden önce yüzde 4'lerde, şimdi yüzde 10'larda. 2 katına çıkmış dolar cinsinden borçlanmam faizi. Bu politika, Türkiye'yi çöküşe doğru götürüyor. Mücahit gömleği giyerek yola çıktınız, gömlek değiştirdikten sonra bugün tatlı su mücahidi olmuş durumdasınız. AK Parti iktidarı, 2014'ten bu yana çiftçiye verdiği desteği azaltmıştır. 2002 yılındaki kadar çiftçiye destek verilmiş olsaydı, -2002 yılında 39 milyar TL vermiş- 30 milyar daha verecekti. 2022'de çiftçini 30 milyarını, 2023'te de 43 milyarını aldınız.

“CHP GRUBU OLARAK, BÜTÇEYE HAYIR OYU VERECEĞİZ”

* 20 yılın sonunda gördük ki dünyevi olanı uhrevi olanla çok kolay değiş tokuş etmişsiniz. Türkiye'de, çoklarının zannettiği gibi dini bir iktidar yok, dünyevi bir iktidar var. Şimdi rant coşkusu var, çapul günlerini yaşıyoruz. Bunlar bitmek üzere. Bitince kaçış günleri başlayacak, sizi o zaman göreceğim ben. Biz, özgürlükleri baskı altına alan bu politikalara karşı daha büyük bir ittifak kuracağız. Ekolojinin, yeşil ekonominin, yeşil finansmanın, vergide yeşil dönüşümün ittifakını kuracağız. Günah işleme özgürlüğü adı altında devleti soyanlara karşı, milletin çıkarlarını savunanların ittifakını kuracağız. CHP grubu olarak, bütçeye hayır oyu vereceğiz.”

“SIKINTISINI ÇEKTİĞİMİZ HER NE VAR İSE BU DIŞ TİCARET AÇIĞINDAN KAYNAKLANAN BİR SIKINTIDIR”

Bütçenin tümü üzerine, CHP grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili İlhan Kesici şunları söyledi:

* “2023 yılı bütçesi 21'inci bütçesidir. Bu bir rekordur, ek başına ve kesintisiz olarak 20 yıllık bir hükümet döneminin sonunda 21'inci bütçe huzurlarınızdadır. Bu rekor kırılabilecek bir rekora benzememektedir. Bundan sonra da bu tür rekorlarda olmamalıdır diye arz ediyorum. Siyasette ve ekonomide her şey sonuçlarıyla ölçülür. Büyük devlet adamımız ve büyük şair Ziya Paşa, ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde' diyor. Her şeyi sonuçlarıyla ölçeceğiz.

* Ekonomi demek aynı zamanda yatırım, üretim, tüketim demek. Bu anlamda 20 yılın bir bilançosu yapılacaksa onu yapmaya çalışacağım. Bunun en iyi göstergesi, bütün yapılanların sonucu mahiyetinde olan dış ticaret verileridir. 20 yılda bizim dış ticaretimiz 2,18 trilyon dolar ihracat yapmıştır buna mukabil 4,1 trilyon dolar ithalat yapmış. Dış ticaret açığı 1,3 trilyon dolar. Bu bütün dünya ölçeğinde bile olsa çok büyük bir rakam. Dış ticaret açığı demek üretmeden tükettiğimiz rakam demek. Bugün itibariyle sıkıntısını çektiğimiz her ne var ise bu dış ticaret açığından kaynaklanan bir sıkıntıdır.

“609 MİLYAR DOLARI KAZANMADIK AMA HARCADIK. ELDEN ALDIK”

* Bizim dış ticaretimiz mal ticareti mahiyetindedir. Elbette mal ticaretinin dışında da başka döviz gelirlerimiz, döviz harcamalarımız var. Buna hizmetler sektörü diyoruz. Bunun en büyük kalemi turizm kalemidir. Buralardan da bizim epey bir gelirimiz, harcamamız var. Bunun tamamını birleştirdiğimizde ödemeler dengesinde adı cari işlem hesabı olan bir hesaba ulaşıyoruz. Cari işlem hesabı 609 milyar dolar açıktır. Yani eksi 609 milyar dolarlık bir cari işlem hesabı var. Bu dünya ekonomileri ölçeğinde de çok büyük bir açıktır. Cari işlem açığı demek; kazanmadan harcadığımız para. Bu 609 milyar doları kazanmadık ama harcadık. Elden aldık. Elden almak demek borç almak demek.

* Dış borç aldığımız yerler bize bunu kara kaşımız, kara gözümüz için vermezler bu paradan para kazanan kurumların yaptığı bir şeydir. Netice itibariyle bizim aldığımız borç karşılığı 20 yılda ödediğimiz faiz 112 milyar doları dış borç olmak üzere 433 milyar dolar eş değer Türk lirası cinsinden faiz olmak üzere toplam 545 milyar dolarlık bir faiz ödememiz var. Bu bizim iliğimizi, kemiğimizi perişan eden rakam bu faiz rakamlarıdır.

* AK Parti'nin yirmi yıldan sonra Türkiye'ye vereceği müspet hiçbir şey kalmamıştır. Eskimiştir, verilecek bir şey yoktur ama ne yapılacak? Yani seçimlere üç sene kalmış olsa daha zor bir durumdu benim için de bizim için de Allah'tan ki birkaç ay sonra bir seçim var. Arkadaşlarımız da iyi dinliyorlar, Allah için iyi dinliyorlar yani. Allah nasip ederse seçimi biz kazanacağız. ‘Biz' dediğimiz Millet İttifakı'yla biz kazanmış olacağız. Öbürleri için de söyleyelim: Bu seçimin kaybedeni de olmayacaktır. Seçimin kazananı olacak, seçimin kaybedeni olmayacak. Çünkü demokrasi kazanacak, çünkü Türkiye kazanmış olacak.

* Devlette var olan ne kadar güç, kudret, yetki varsa bunların hepsi tek bir elde, tek bir makamda, tek bir kurumda toplandı. Buna son verilecektir, böyle bir düzenin devam etmesi imkânsızdır. Onun yerine dünya demokrasi tecrübesinin de bizi getirdiği nokta olan, şimdi de bizim birazcık daha iyileştireceğimiz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecektir. İyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemin yapacağı ilk şey devleti tüm kurum ve kurullarıyla avdet ettirmektir. Devlet tüm kurum ve kurallarıyla avdet edecektir.”

“OLUMSUZ YÖNDEKİ ÜLKELERDEN NET BİR ŞEKİLDE AYRIŞMIŞTIR”

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, TBMM Genel Kurulu'nda 2023 Yılı Bütçe Kanunu teklifi görüşmelerinde konuştu. Elitaş, şöyle konuştu:

* “Ülkemiz Gezi olaylarıyla başlayan süreçte 17-25 aralık yargıda darbe girişimi, terör saldırıları, 15 Temmuz menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış hain saldırıyla mücadele etmekteyken cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle istikrarı sağlamış, bu olumsuzluklara rağmen 2011-2021 yılları arasında yıllık ortalama 5,8 oranında başarmıştır. Küresel finansal krizlere rağmen Türkiye 2000 yılının ikinci yarısından itibaren alınan önlemler neticesinde olumlu yönde büyüterek olumsuz yöndeki ülkelerden net bir şekilde ayrışmıştır.

* 2018-2021 yılları arasında Covid-19 salgının etkileri tüm dünya ülkelerinde şiddetli bir şekilde görülmesine rağmen ülkemizdeki büyüme oranı yüzde 4,2 seviyesinde gerçekleşmiştir.

* 2022 yılında, kesintisiz büyüme ivmesinin devamıyla yüzde 5 civarında büyüme hızına ulaşmayı öngörüyoruz. Ukrayna'daki savaşın olumsuz etkileri, pandemi tarafından halihazırda zarar görmüş dünya ekonomisinin toparlanmasını engellerken, 2022 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 3,9, yılın ilk dokuz ayında ise yüzde 6,2 büyüyen Türkiye ekonomisi orta vadeli program hedeflerine uyumlu hareket ederek tüketim makine teçhizat yatırım harcamalarının sürüklediği sabit sermaye yatırımlar harcamaları ve net mal ve ihracat kalemleri öncülüğünde, iç ve dış talebin beraber büyümesiyle harcamalar yönüyle dengeli bir görünüm sergilemiş ve güçlü duruşunu korumaya çalışmıştır.

“ZORLU SINAMALARA RAĞMEN HEDEFLERİNE ULAŞMA KARARLILIĞINI SÜRDÜRMEKTEDİR”

* Türkiye ekonomisi, mevcut dönemdeki zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdürmektedir. Ülkemizin büyüme performansındaki güçlü eğilimi istihdam da önemli artışlar yaşanmıştır. Salgının işsizlik oranı üzerindeki negatif etkisi tüm dünyada diğer krizlere göre çok hızlı ve keskin olmuş, ABD'de işsizlik oranı salgın sürecinde 5 kata yakın artmıştır.

* Türkiye ise bu süreci diğer ülkelere kıyasla çok daha başarılı yönetmiş, 2019 dördüncü çeyreğinden 2022 üçüncü çeyreğine kadarki dönemde 2 milyon 554 bin ilave istihdam sağlayarak salgın öncesi döneme göre istihdam artışında ülkemiz OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer almıştır. 2022 yılı yıl genelinde de yaklaşık 1,9 milyon istihdam gerçekleştirmeyi öngörmekteyiz. Son açıklanan verilere göre 2022 ekim ayında işsizlik oranı yüzde 9,9 olarak terk haneli seviyeleri kaydetmiştir. 2022 yılında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enflasyon en temel sorunlardan biri olmuştur.

* Uygulanan vergi indirimler ve sübvansiyonlar aracılığıyla temel ürünlere erişim kolaylaştırılmış, enflasyonla mücadele önlemleri koordineli bir şekilde kararlılıkla alınmıştır. Enflasyonla mücadelede bugüne kadar yönetilen fiyatlar, vergi indirimleri ve sübvansiyonlar vasıtasıyla gerekli adımları hızla hayata geçirmiş, bundan sonra da aynı yaklaşımımız çerçevesinde vatandaşlarımızın alım gücünü koruyacak şekilde adımlar atmaya devam edeceğiz. Enflasyon beklentilerinin artık kontrol altında olması, fiyat istikrarı ve finansal istikrara yönelik uygulanan önlemler de enflasyonla mücadeleye yönelik kararlı duruşla bu aydan itibaren enflasyon oranında kesintisiz bir düşüşün yaşanacağı bir dönem başlamıştır.

“ENFLASYON DİNAMİKLERİ HER GEÇEN GÜN İYİLEŞMEKTE”

* Enflasyon dinamikleri her geçen gün iyileşmekte ve aylık veriler geçmiş yıl ortalamalarına benzer gerçekleşmeye başlamaktadır. Böylece yılın ikinci yarısına kıyasla belirgin şekilde aylık enflasyonun gerilediği görülmektedir. Bu çerçevede enflasyon oranının 2022 yılı sonunda yüzde 65'e, 2023 yılı sonunda ise yüzde 25'e gerilemesi beklenmektedir.

* Salgının ihracatımız üzerindeki baskılayıcı etkileri kısa zamanda bertaraf edilmiş, 2020 yılı ikinci yarısı itibariyle başlayan ve 2022 yılında da devam eden ihracat artış eğilimi sonrası ihracatımız tarihi yüksek seviyelerine yükselmiş ve ilk kez 225 milyar doların üzerine çıkmıştır.

“AK PARTİ, CUMHUR İTTİFAKI 2028'DE 26. BÜTÇESİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE SİZLERİN HUZURUNA GELECEK”

* Sayın Kesici, ilk girişinde de dedi ki, AK Parti iktidarları döneminde, dünya tarihinde böylesine bir süreklilik arz ettiği olmamıştır. Takdire şayandır. Ama bundan sonra bu süreç devam etmeyecek' dedi. 2012 yılında da Sayın Kesici'nin nasıl konuştuğu bir film şeridi gibi gözümün önüne geldi. Aynı ifadeleri kullandı. Ama şunu açık ve net ifade ediyorum: 2012'deki sizin söylediğiniz nasıl çıkmadıysa, 2023 yılında da 26. bütçeyi yapmak nasip olacak. Bugün 21. bütçeyi gerçekleştiriyoruz. 2028 yılında da AK Parti, Cumhur İttifakı 26. bütçesini gerçekleştirmek üzere burada sizlerin huzuruna gelecek. O zaman da tahmin ediyorum, 2024 yılının bütçesini yaparken yine sayın Kesici milletvekili olduğu takdirde, nasip olur biz de milletvekili olursak herhalde yine aynı konuşmaları yapacağız diye tahmin ediyorum.

* 1991 yılında planlama müsteşarı iken rahmetli Demirel'in ‘Kim ne verdiyse 5 fazla vereceğim' dediği ve emeklilik yaşını 38'e düşürdüğü dönemde sayın Kesici müsteşardı. O zaman müsteşar olurken Türkiye'nin aktüeller dengesini olağanüstü bir şekilde olumsuz etkileyecek bir dönemde maalesef bir müsteşar olarak ne itiraz etmiş ne de olumsuz sonuçlarla ilgili sayın Demirel'i uyarmamıştır diye tahmin ediyorum. Bugün bizim gelecekle yaptığımız rakamları 2023 yılından Stratejik Bütçe Başkanlığı'nın çıkardığı Cumhurbaşkanlığı 2023 Programı ile ilgili oradaki rakamlar çerçevesinde alıp değerlendirmeleri, ben de hem öğrencilik yıllarımda hem iş aleminde, yıllık programları yakından takip ederim.

* Kesici ya da Sayın Hamzaçebi, 2002 yılındaki asgari ücret karşılaştırılmasını yaptı. 2002 yılına giderken net asgari ücret, girmediniz pek, ben o zaman gireyim, 2002'de net asgari ücret 164 liraydı. Yani 98 dolardı. 2022 yılının sonunda net asgari ücret bugün 300 dolar civarında. Yani 3 misli dolar cinsinden asgari ücrette bir artış var.

“TÜRKİYE'NİN 2021'DE SATIN ALMA GÜCÜ PARİTESİNE GÖRE GAYRİSAFİ YURT İÇİ HASILASI 2,59 TRİLYON DOLAR”

* Dünya ülkelerinin satın alma gücü paritelerine göre gayrisafi yurt içi hasılaları, Euronews'ün rakamına göre, 2021 yılının verilerini söylüyorum, Çin Halk Cumhuriyeti 27,2 trilyon dolar, ABD 22,996 trilyon dolar, Hindistan 10 trilyon dolar, Japonya 5,6 trilyon dolar, Almanya 4,9 trilyon dolar, Rusya 4,5 trilyon, Endonezya 3,56 trilyon dolar, Brezilya 3,43 trilyon dolar, İngiltere 3,40 trilyon dolar, Fransa 3,35 trilyon dolar, Türkiye 2,59 trilyon dolar.

* Bu süreç içerisinde baktığımızda bu neyi gösterir? Nominal olarak gayrisafi yurt içi hasılalarını arttıran ülkelerde fiyatlar çok fazla yükseldiğinden dolayı insanların izafi olarak gelirleri artarken, ihtiyaçlarını karşılamak, refah seviyelerini kontrol edebilmeleri için aldıkları harcamaların gelir oranına göre çok daha fazla arttığını gösterir. Ama bu Türkiye'de, gelirleri seviyesinde belirli bir oranda normal bir artışı da beraberinde getirdiğini gösteren en önemli unsurlardan birisidir.

* Bugüne kadar demokrasiyi balans ayarı vererek idare etmeye çalıştılar, dizayn etmeye çalıştılar. Bir dönem yargı, ülkeyi yargısal kararlarla, siyasileri idare etmeye çalıştılar. Bugüne kadar bütün meseleleri hep olumsuz güçlerin, demokrasinin elindeki engellerin, omzunda rütbeli olanların dizayn etmeye çalıştığı, yargıyı baskılayıp siyaseti dizayn etmeye çalışılan sürecin hepsini geçtik. Hep beraber biliyoruz, yargı mensuplarının, genelkurmay başkanlığında esas duruşta bekleyip ayakta alkışladıkları dönemi de biliyoruz. Artık dikteli demokrasiden, dizayn edilen demokrasiden değil, milletin egemenlik kayıtsız şartsız hükümranlığına doğru gelmiş olduk. Bunu AK Parti iktidarı döneminde yakalamış olduk.

“O GÜNDEN BUGÜNE NELER ÇEKTİĞİMİZİ ÇOK İYİ BİLİYORSUNUZ”

* Yıllar önce şurada başörtüsüyle giren hanımefendilerin, ‘Haddini bildirin bu hanıma' denilen bir TBMM kürsüsüydü. O günden bu tarafa neler çektiğimizi çok iyi biliyorsunuz. Ben 14 Mart 2008 tarihindeki AK Parti kapatma davasında yargılanan milletvekillerinden biriyim. Toplam 79 kişi sanıktı, 39 tanesi milletvekiliydi. Niye yargılandım biliyor musunuz? Sayın Hamzaçebi çok iyi bilir. Kurumlar vergisi kanunun 2. maddesine değişiklik önergesi verdiğim için yargılandım. Orada ne geçiyor? Sayın Hamzaçebi herhalde ezbere bilir. Bu kanunun takibatında cemaatler, vakıflar, sendikalar dernek hükmündedir. Biz bunu aldık, bu konunun uygulanmasından cemaatler, dernekler, sendikalar vakıf olarak değerlendirilir ifadesini koyduk. Başsavcı ne demiş biliyor musunuz? ‘İlk defa bir milletvekili bir kanununa, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına cemaat ifadesini yerleştirdiler' diye beni yargıladılar.

* İkinci suçum neydi biliyor musunuz? 411 kaosa kalkan el var ya, 411 kaosa kalkan, MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli ve MHP'li arkadaşlarımızla birlikte getirdiğimiz başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifiyle ilgili biz bir kanun teklifi verdik. 5 grup başkanvekili imza attık. Kanunda başörtüsünün nasıl bağlanacağını tarif ediyoruz. Ben o kanun teklifine, biraz önce sayın Hamzaçebi'nin bahsettiği, şimdi genel başkan yardımcımız sayın Nurettin Canikli, şimdiki Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ, ben ve iki diğer arkadaşım birlikte Anayasa Mahkemesi'nde yargılandık. Hatırlayın, 2008 yılında Anayasa Mahkemesi'nde bir arkadaşımız yine yargılandı, niye biliyor musunuz? Belediye başkanlığı adaylığı sürecinde, seçim sürecinde Ramazan'da teravih namazını kıldırıp imamlık yaptığı için Anayasa Mahkemesi'nde yargılandı.

* Gerçekten Müslüman bir Türkiye'nin, inanan bir Türkiye'de insanların artık ruhuna tercüman olma noktasına CHP'nin de gelmesi bizim için çok önemli bir gelişmedir.

* Bugün sorduğunuz şu, Merkez Bankası'nın rezervi eksi 50 milyar dolar dediniz. Yaklaşık 52 olabilir, 50 de olabilir. Merkez Bankası'ndan arkadaşlarımız varsa da bilançoya baktırırsak da bu net olarak görünür. Sayın Şevigen dedi ki, ‘Bir siyasi partinin genel başkanı 1 Temmuz 2020 tarihinde korumasına bir çanta dolu para vererek, ‘Git bana dolar al' dedi. 1 Temmuz 2020 için önemli zamanlardan biriydi. O dönem içerisinde, bu genel başkan açıklamazsa, ben buradan sayın Şevigen'e çağrı yapıyorum: Kim bu çantasıyla, korumasına bir çanta dolu süt parasını alıp dolar aldıran genel başkan kim? Sorduk ‘Kim?' diye, sayın Şevigen dedi ki, ‘Şu anda bir siyasi partinin genel başkanı, altılı masadaki ittifakın birinin genel başkanı' dedi. Kimin olduğunu herhalde siz de kendi içinizde sorarsınız. Sayın Özgür Özel herhalde şimdi notlarını alıyor.

“12 MART'TA SESİMİZİ ÇIKARTABİLSEYDİK, 12 MART OLMAZDI”

* 12 Mart'ta biz sesimizi çıkartabilseydik, yükseltebilseydik, ‘Parlamento bizim parlamentomuz, meclis bizim meclisimiz. Doğrusu yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle bizim meclisimiz. Bunu biz irademizle seçtik' deme ihtiyacını gösterebilseydik, cesaretini ortaya koyabilseydik, 12 Mart olmazdı. 12 Mart'ta sayın Ecevit ne yaptı? CHP sessiz kalınca, ‘Bu darbe bana karşı yapılmıştır' dedi. Tarihi bir çınar, siyasette çok önemli bir figür, 1972 yılında veya 73 yılında rahmetli İnönü'yü genel başkanlık makamından etti. Niye? Çünkü millet iradesine karşı yapılan engellere fırsat vermiyoruz. Millet iradesine sahip çıkmaya çalışıyor. Ama bunu direnerek değil, sandıkla göstererek yapıyor.

* 28 Şubat. 28 Şubat kararları olduğunda hepimiz sessiz çığlık yaptık. Başörtülü kardeşlerimize işkence yapıldı. Onların okullara sokmadılar, ikna odalarına soktular. O kardeşlerimiz yürüyüşler yaptılar. Ama ‘Ben onları yarasa gibi görüyorum' diyen bir zihniyet, ya bırak Allah aşkına korsan yayın yapma, bırak da konuşalım. Niye alınıyorsun, sen darbecilerin içinde misin? Niye alınıyorsun? Alınma. Alınma da konuşalım.

* 28 Şubat'ta tankları yeniden yürütenler, bir televizyona, ‘Ben görmedim lütfen bir daha benim için çektirir misin' diyenler, ordu komutanları Sincan'dan tankları yeniden yürüttüler. Niye? Haber olsun diye.

* Milletten aldığımız yetkiyi kullanamadığımız için 28 Şubat post-modern darbesi. Açıklayan ne dedi? ‘Biz demokrasiye balans ayarı verdik' dedi. Hiçbirimiz ağzımızı açmadık. Arkasından ne oldu? Cumhurbaşkanı seçimi yapacağımız. 2006 yılında bir şey çıktı ortaya. ‘367 çok önemlidir. 367 olmazsa şu olmaz, bu olmaz. Toplantı yeter sayısı 367' denildi. O zaman meşhur bir başsavcısı vardı. Sayın Sabih Kanadoğlu, meşhur bir savcı dedi ki, ‘Bu 367 sayısı toplantı yeter sayısıdır.'

* Sayın Baykal ‘Bu deli saçmasıdır' dedi. Biz de tebrik ettik. Çünkü ‘Sayın Baykal demokrasiye inanan bir genel başkan' diye düşündük. Çünkü 12 Eylül darbesini yaşamış, Zincirbozan'a gitmiş siyasilerden birisiydi. Ama bir baktık ki, 27 Nisan tarihinde yaptığımız ilk oylamadan 357 milletvekili bizim adayımıza evet oyu verdi.

* O gün CHP, ‘deli saçması' dediği kararı Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve ne yaptık? Seçim kararı aldık. Seçim kararıyla birlikte 21 Ekim 2007 tarihinde millete dedik ki, ‘Bundan sonra artık Cumhurbaşkanı parlamentoda seçtirmiyorlar, millet seçecek' dedik.”

“TÜRKİYE İKİZ AÇIK SARMALIYLA KARŞI KARŞIYA OLMA RİSKİ İÇERİSİNDE' DEMİŞTİM”

Genel Kurul'da söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta şunları söyledi:

* “Bugün kendi çözümlerimizi anlatacağım. Türkiye tarihinde ilk kez ikiz açık yaşıyor; bütçe açığı ve cari açık. Parası rezerv para olmayan hiçbir ülke ikiz açığı kaldıramaz, bu bir felakettir. Enflasyonun 1 yılda 66 puan artması bundan oluyor, Türk lirasının değer kaybetmesi bundan oluyor. 2017 yılından itibaren ‘Türkiye ikiz açık sarmalıyla karşı karşıya olma riski içerisinde' demiştim, 2018,2019'da, 2020'de şimdi aynı şeyi tekrar söylüyoruz keşke biraz kulak assaydınız.

“BU İLKELERİ DE DİKKATE ALARAK 10 YIL İÇİN HEDEFLER ORTAYA KOYDUK”

* Programımızı dört ilke üzerine oturttuk. Bunlardan birincisi, hukukun üstünlüğünün hakim olması, demokrasi standardımızın yükseltilmesi. İkinci ilkemiz, her alanda liyakat ve ehliyetin esas olması, düzgün işleyen bir kamu yönetiminin kurulması. Üçüncü ilkemiz, AB'ye tam üyelik perspektifi, itibarlı dış politika. Dördüncü ilkemiz, ekonomik coğrafyanın nimetlerinden ülkemizi faydalandırmak. Bu ilkeleri de dikkate alarak 10 yıl için hedefler ortaya koyduk.

“İLK 2 YIL İÇERİSİNDE ENFLASYONU YÜZDE 10'NUN ALTINA ÇEKMEK VE TAKİP EDEN YILLARDA DA YÜZDE 5'LİK SEVİYEYE ÇEKMEYİ HEDEFLİYORUZ”

* İYİ Parti'nin 2033 makroekonomik hedeflerini izah etmeye çalışacağım. Yıllık ortalama yüzde 6,5 GYSH hedefliyoruz. Toplam faktör verimliliğinin yıllık büyümeye katkısının en 2 puan hedefliyoruz. Kişi başına geliri 11-12 bin dolar artırarak bugünkü seviyesinden 20 bin dolar olarak hedefliyoruz. Dolayısıyla orta gelir tuzağına yakalanmış Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler arasına sokmayı hedefliyoruz. Sanayinin milli gelir içindeki payının yüzde 30'lara taşımak ve orada tutmak diğer bir hedefimizi. Katma değer üreten, insana yatırım yapan ve geliri adil bölüşen bir Türkiye hedefliyoruz. İstihdam hedefimizi 10 yılda 12 milyon ilave istidam sağlayarak Türkiye'nin toplam istihdamını 40 milyon üzerine taşımaktır. İlk 2 yıl içerisinde enflasyonu yüzde 10'nun altına çekmek ve takip eden yıllarda da yüzde 5'lik seviyeye çekmeyi hedefliyoruz.

“CARİ AÇIK SEVİYEMİZİ YÜZDE 1-2'LERDE TUTMAK, İTİBARLI KAYNAKLARDAN SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ”

* Sürdürülebilir bir cari işlemler dengesi hedefliyoruz. Cari açık seviyemizi yüzde 1-2'lerde tutmak, itibarlı kaynaklardan sağlamayı hedefliyoruz. Bu hedefleri gerçekleştirmek için kapsamlı bir ekonomik program uygulayacağız. Bu program ile güven artacak ve Türkiye'nin yaşadığı bu yapısal tıkanma ancak kapsamlı bir programla aşılabilir.

* Programı iki aşamalı olarak düşünebiliriz. Birinci aşaması onarım aşaması. Yani vatandaşa, sanayiciye, tüccara, çiftçiye nefes aldırma aşaması. Kötüye gidişi durdurma, istikrarı sağlama aşaması. İkinci aşama ise, yapısal dönüşüm aşaması. Refah artışı, kalkınma, küresel güç Türkiye idealinin gerçekleştirme. Bu programda beş ana taşıyıcı kolon olacak. Birincisi sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme. İkincisi esnek bir kamu maliyesi çerçevesi. Üçüncüsü ekonomide iç ve dış dengeyi aynı anda sağlayacak para, kur, kredi ve rezerv politikası. Dördüncüsü nitelikli iş gücü. Beşincisi güçlü kurumsal altyapı.

“TÜRKİYE'NİN KÜRESEL REKABETTEKİ YERİNİ İLK 20'DE KONUMLANDIRACAK BİR SANAYİ DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAYACAĞIZ”

* Birinci kolon çerçevesinde neler yapacağız? Üretim ve ihracatın teknoloji düzeyi çok düşük. Mal ve finansman açısında dışarı bağlılığımız azalmadı tam tersine arttı. Enerji bağımlılığı hal çok yüksek düzeyde. Yargıyı bağımsız kılarak demokrasimizin standardını yükselterek, eğitim ve sağlık reformları yaprak toplam faktör verimliliği artıracağız. Ekonomideki kaynak tahsisine müdahale ederek kaynakları üretime ve üretken yatırım alanlarına yönlendireceğiz. Büyümede kalite sorunu üzerine yoğunlaşacağız. Tutarlı ve istikrarlı bir şekilde ücretlerin milli gelir içindeki payı düşmüştür bunları artıracağız. Önümüzde merkezinde dijital dönüşümün olduğu sanayi 4.0 var, ülkemizin bu fırsatı kaçırma lüksü yok. Biz, Türkiye'nin küresel rekabetteki yerini ilk 20'de konumlandıracak bir sanayi dönüşümü sağlayacağız.

“SEKTÖRLERİ SANAYİ 4.0'A UYUMLU HALE GETİRİP ÖZEL SEKTÖRÜN DİJİTAL DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ YÖNETECEK ARAYÜZLER KURACAĞIZ”

* İmalat sanayi başta olmak üzere bütün sektörleri sanayi 4.0'a uyumlu hale getirip özel sektörün dijital dönüşüm sürecini yönetecek arayüzler kuracağız. KOBİ'lerin e-ticaret platformlarıyla birbirleriyle entegrasyonunu sağlayacağız. Bugün firmalarımız üretim kapasitelerini artırmak için paralarının bir kısmını makine tesisata ve arsaya harcıyorlar. Firmaların arsa ve inşaat faaliyetlerini zaman yayıp daha fazla makine ve tesisata yatırım yapmasını saplayacak emlak sanayi modelini hayata geçireceğiz. Piyasaları düzenleyeceğiz, denetleyeceğiz. Türkiye Tarımsal Ürünler Düzenleme Kurulu'nu oluşturacağız. Turizmde devamlı geriye gidiyoruz. Kamu ile turizm sektörü el ele çalışacak, ortak akıl ile sektör yönetilecek. Turizmde haksız vergileri kaldıracağız.

“TAM KAPSAMLI ENFLASYON HEDEFLEMESİ REJİMİ UYGULANACAKTIR”

* Programımızın ikinci ana taşıyıcı kolonu esnek bir kamu maliyesi çerçevesi. Bu kapsamda maliye politikasını keyfiyetten uzaklaştıracak, kural bazlı yürüteceğiz. Merkezi yönetimin bütçe kapsamını genişleteceğiz. Meclis'in bütçe hakkını güçlendireceğiz. Mali İzleme ve Saydamlık Komitesi oluşturulacak hesap verilebilirliği güçlendireceğiz. Programımızın üçüncü taşıyıcı kolonu ise ekonomide iç ve dış dengeyi aynı anda sağlayacak; para, kur, kredi, rezerv politikası. Finansal risklerin son derece yükseldiğini belirterek ikaz ediyorum. Tam kapsamlı enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanacaktır. Enflasyon hedefi Merkez Bankası ve hükümet tarafından birlikte belirlenecek belirlenen hedefi sağlayacak araçları uygulama konusunda Merkez Bankası bağımsız olacaktır. Güçlü rezerv politikası uygulanacaktır.

“CİĞERİM YANARAK SÖYLÜYORUM MAALESEF BUGÜN 2002'NİN ÇOK GERİSİNDE BİR TÜRKİYE EKONOMİSİ VAR”

* Bütün ekonomik göstergeler bugün maalesef üzülerek söylüyorum yıllarını bu işe vermiş eski bir bürokrat olarak söylüyorum, ciğerim yanarak söylüyorum maalesef bugün 2002'nin çok gerisinde bir Türkiye ekonomisi var. Bütçe görüşmeleri bugün sona eriyor, seçim sonrasında iyilerin iktidarında bu bütçenin tercilerini değiştireceğiz. Bu bütçeyi üretim ve kalkınma bütçesi haline getireceğiz. Bu bütçeyi AK Parti'nin unuttuğu esnafın, çiftçinin, sanayicinin, emeklinin, çalışanların, gençlerin ve kadınların bütçesi haline getireceğiz. Milletimiz müsterih olsun ülkemizin kara bulutların dağılmasına, güneşin doğmasına iyilerin iktidarına çok az kaldı. Bu bütçeye ‘ret’ oyu kullanacağımızı ifade ediyorum.”
 



SÖZCÜ Gazetesi
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

200 TL'nin SATIN ALMA GÜCÜ ERİDİ
Tedavüle girdiği günden bu yana 200 TL'lik banknotun satın alma gücü eridi. Artık 1 kilo peynir bile...

Haberi Oku