NE KADAR 
YALANSIZ 
YAŞARSAK 
O KADAR İYİ!

Amansız hastalıkla çarpışıyordu... 
Hekimler bundan 
böyle dinlenmesini önerdi.
Yanıtı şöyleydi:
"Ben şairim, fil değilim.. 
Azrail’i bir köşeye çekilip 
bekleyemem. 
Meydanlarda ölmeliyim!". 
17 yıl önce bugün Güzel İzmir’de sonsuzluğa yürüdü.! Küfrederek.. Şiir  okuyarak… Rakısını yudumlayarak!... Vasiyetiydi çok sevdiği Datça’da mezarının olması. 
Dostları yerine getirdi arzusunu!:
“Beni kuzum Datça’ya gömün./Geçin Ankara’yı, İstanbul’u! Oralar ağzına kadar dolu../Alabildiğine pahalı.. Örneğin Zincirlikuyu’da/Bir mezar 750 milyona.. Burası nispeten ucuz/Ortada kalma ihtimali de yok Hayır dua da istemez/Dediğim gibi, beni Datça’ya gömün Şu deniz gören mezarlığın orda/ Gömü sanıp deşerlerse, karışmam ama!”
Datça ve CAN YÜCEL, 
hep birbirine yakıştı!..

***

1,5 yıl önceydi.. 
Edirne Valiliği, Kemal Kocatürk’ün 
CAN YÜCEL şiirlerinden yönettiği ‘‘CAN’’ oyununa
‘metni uygun değil’ denilerek salonda sergilenmesine 
yasak getirdi. 
Edirne’nin yiğit  Belediye Başkanı Recep Gürkan da 
hemen ‘’CAN’’ın açıkhavada oynanması için gerekli 
organizasyonu yaptı ve eser sahnelendi!..
CAN YÜCEL -yaşasaydı- bu durumu nasıl karşılardı ?;
Mesela; 
"Senin için yasak dediler Usta" dense
yanıtı şu mu olurdu?
"Yasaklar çiğnenmek içindir!"
Ya da:
"Toprak gibi olmalısın..Ezildikçe sertleşmelisin!
Seni ezenler sana muhtaç kalmalı!".
Örneğin; 
"Yandaş yalaka ve yavşaklar bir tarafa..
Onurlu, şerefli emekçi ve vatanseverler insanlar
bir tarafa" mı derdi?
Bizce; "bariton sesiyle" sunturlu ve ağzına 
çok yakışan bir küfürle(!) hepsini!..

***

17 yıldır mezartaşıyla uğraşılan CAN Baba..
Haydar Ergülen’e göre,
’’Hem de bir bakıma
devrimin vakanüvisi olarak yitiklerimizi,
uğradığımız katliamları, acılarımızı tarihe yazan son şair’’…
Şükran Kurdakul’un g/sözünü budaktan esirgemeyen
Kabadayısı…
Zeynep Oral’ın da şiirleri kahkaha çiçekleri üreteni!
Şiirlerinden  - bilgenin deyişiyle- ‘’Nazım’ın, Orhan Veli’nin 
temiz Türkçesi’nin aktığı "tatlı ve canlı" şair..
Bu yazı; senin şiirin olmadan bitmez!
43 yıl önce yazdığın "Sevgi Duvarı" ile anıyoruz seni 
CAN Baba:

"sen miydin o yalnızlığım mıydı...
yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi...                 
dilimizde akşamdan kalma bir küfür..
salonlar piyasalar sanat sevicileri...                
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni...
yakanda bir amonyak çiçeği...
yalnızlığım benim sidikli kontesim...                     
ne kadar rezil olursak o kadar iyi...                   

kumkapı meyhanelerine dadandık...               
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi...
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar...                
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi...                    
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri...                    
çöpçülerin elleriyle okşardın beni..                     
yalnızlığım benim süpürge saçlım...                    
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi...                     
baktım gökte bir kırmızı bir uçak...                       
bol çelik bol yıldız bol insan...
bir gece sevgi duvarını aştık...
düştüğüm yer öyle açık seçik ki...                  
başucumda bir sen varsın bir de evren...
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi...
yalnızlığım benim çoğul türkülerim...                
NE KADAR YALANSIZ YAŞARSAK O KADAR İYİ...’’



https://twitter.com/Atikopruluoglu
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87