SİYASET KURUCULARINI BİLE YER!..


Saray’ın taa Şili’den “o zat” diye suçladığı kişi, AKP’nin ilk dört kurucusundan biri!..


Biraz hafıza tazeleyelim; Tayyip Bey ve arkadaşları, Abdullah Gül’ün Fazilet Partisi’nde, Necmettin Erbakan’a karşı aday olup kaybetmesinden bir süre sonra kapatılan partiyle yollarını ayırdılar. Artık yeni sıfatları belliydi: “Yenilikçiler!” Epey süren bir çalışma sonrası yeni parti 2001 yılın Ağustos ayında kuruldu:


-Adalet ve Kalkınma Partisi!


Kuruluşta 4 ağır top, Recep Tayyip ErdoğanAbdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener önemli görevler üstlendiler. Ancak ufak bir pürüz vardı; partinin genel başkanlığına getirilen Tayyip Bey, siyaseten yasaklıydı!.. Hürriyet gazetesinin o zamanki unutulmaz manşetine göre, “muhtar bile olamazdı!..” Kuruluşundan 14 ay sonra yapılan erken genel seçimde AKP, yüzde 34.5 oyla Meclis’teki yüzde 66 sandalyeyi kazanarak tek başına iktidar oldu. Tayyip Bey yasaklı olduğu için, Abdullah Gül Başbakan oldu...


Tayyip Bey, ancak CHP genel Başkanı Deniz Baykal’ın engin desteği ve Anayasada bir maddenin değiştirilmesi sonucu Siirt’te yapılan ara seçim sonucu Meclis’e girebildi ve 15 Mart’ta Başbakanlık koltuğuna oturdu. Başbakanlığı hiç duraksamadan Tayyip Bey’e teslim eden Gül ise dışişleri bakanı koltuğuna oturdu...


-Sonra... Köprülerin altından çook sular aktı!..

 


Berabe
r yürüyemeyiz biz bu yollarda!..

 


Burada uzun uzun anlatamam, yerim dar...


Ancak, ilk yıllar gayet iyi gidiyor görünen, ya da bizim dışarıdan öyle sandığımız “ak günler” yavaştan kararmaya başladı!.. Önce Abdüllatif Şener yollarını ayırdı, kimse de “kal n’olur” filan demedi!.. Abdullah Gül, Arınç’ın desteğiyle, Tayyip Bey’in hiç ama hiç istememesine karşın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Arınç ise, önce Meclis başkanı, ardından da hükümetlerde Başbakan Yardımcısı olarak “abilik” görevini sürdürdü.


Her şey, 2012’den itibaren, Fethullahçılarla aranın bozulmasına koşut olarak, sarsılmaya, sallanmaya başladı. Dönüm noktası ise17/24 Aralık yolsuzluk skandalıydı... Bu tarihten sonra oyun neredeyse açık oynanmaya başladı. Bir yandan Gülen ekibinin devlet içinden ayıklanma süreci başlarken, diğer yandan “beraber yürüdük biz bu yollarda” ekibinin tasfiyesi adım adım kotarıldı!..


-Bugün Saray’ın yanında kurucu ekipten neredeyse hiç kimse kalmadı!..


Ve işte böyle bir ortamda, Bülent Arınç sahneye çıktı ve bombayı patlattı:


-Dolmabahçe Mutabakatını  Cumhurbaşkanı gayet iyi biliyordu!..


Yalnızca bu da değil, Saray’ın politikalarını, Cumhurbaşkanı’nın yakın adamlarını, havuz medyasının “troliçe” adını verdiği elemanlarını, kalemşorlarını, danışmanlarını yerin dibine soktu ve öylece bıraktı!..


Bunun üzerine Saray medyasında öyle bir “linç” kampanyası başlatıldı ki anlatmak mümkün değil; bir kaç örnek vereyim:


-Saray’a ilan-ı aşk eden Ethem Sancak’ın gazetelerinden Güneş, “Cübbeli Bülo” başlığını attı... Star gazetesi, “Maske düştü, Arınç göründü”, “FETÖ hamisi” başlıklarını uygun gördü!.. “Troliçe” göndermesine karşılık, “Manisalı Lawrence” benzetmesiyle Arınç’a bir de “casus” rolü biçmiş oldu... Haa, bir de “siyasi cenaze” dedi!..


AKP kanadından ise “sevabıyla, günahı ile her şeye ortak” değerlendirmesi yapıldı... Biz hangisi sevap, hangisi günah bilemedik tabii!.. Saray ise bir kaç gün bekledikten sonra, Şili’den açıklama yaparak, “O zatın hareketi dürüst değil” diyerek son noktayı koydu...


-Böylece, içeride nasıl bir fırtına öncesi durum olduğu da ortaya çıktı!..

 


Niçin şimdi, niçin bu şekilde?..

 


İnsan düşünmeden edemiyor tabii...


Bülent Arınç daha düne kadar başbakan yardımcısı olarak, en üst seviyede partinin “abisi” konumundan buralara nasıl geldi ve niçin konuştu?.. Biz onu en çok şu cümleleriyle anımsıyoruz.


-Yargı kurumlarının birinin başına yakın arkadaşı geçince, “güzel Allah’ım verdikçe veriyor!..” Hükümetle ilgili skandal bir haber nedeniyle, “üç gün konuşulur, dördüncü gün unutulur!..” “Şeyini ettiğimin şeyi..”


Bir de zıt pırt ağlamalarıyla tabii!.. Şimdi bu cüret neden, merak ediyor insan!.. Üstelik tepkilere karşı söylediği, “unutulmamalıdır ki, yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş bir çok hakikat gölgeleniyor... Akıl ve izanı salık veririm” sözleri adeta bir restleşme havası taşıyor!.. Bir de, zamanında AKP içinde yaşamsal görevler almış, şimdi Arınç’ın ardında saf tutanlar var ki, işte asıl deprem hissi veren de bu:


-Eski Bakan ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eski Devlet Bakanı Suat Kılıç...


Bu isimler çok değil, bir önceki hükümete kadar, en önemli görevlerde olan isimler.. Ergenekon-balyoz döneminde altın değerinde hizmetlerde bulunmuşlardı!..


Bu arada Abant Toplantısı’nda HDP’li CHP’li milletvekilleriyle Cumhuriyet gazetesinin “yetmez ama evetçi” milletvekillerinin kol kola açıkladıkları bildiriyi ve yaptıkları konuşmaları da unutmayalım...


Görünen o ki; önümüzdeki dönem, “meydan savaşları” süreci olarak tarihe kaydolacak!.. Başkanlık adı altında bir “tek adam” rejimini getirmeye çalışan Saray ve adamları, “bu muhalefet zaten bir şey yapamaz” diye düşünürken, içinden çıkan ve “her şeyi bilen” eski silah arkadaşlarıyla da vuruşacak!..


Pardon, CHP’mi dediniz?. Onlar hala partinin kurucusu Büyük Devrimcinin fotoğrafını duvardan indireni aramakla meşgul, ben yazarken dahi utanıyorum...

-Sözün özü; yazık bu güzelim ülkeye!..


https://twitter.com/umit_zileli

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87